2
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
1360
Okunma

Ne tuhaf
Eve
sanırım bilmem kaçıncı kez düşüyorum bu yola
Üstelik iklimi yerelleşmiş orman yangınlarına ve sellere kurban olmuş
bir memleket manzarası karşılıyor dört bir yanda beni.
Şiirin, yazının ve edebiyatın
hatta sanatın sade ve sadece aşkı, sevgiyi, pastoral doğa manzaralarını
anlattığına anlatması gerektiğine inanan
hisli çocuklar birikmiş kasabada
Acayip hisliler üç günlük aşk için ölürken asırlık ağrılar için gıkları çıkmıyor
Birbirine Mona Rozalar fırlatıyor şehrin lirik şairleri
Ah Annabel Lee Edgar’ın en can alıcı şiirisin
ve kamelyalı kadını okurken içinde salt aşk olduğuna inanıyor çok romantik arkadaşlar
Yanıtlanmamış ve hatta yanıtlanamayacak bir soru sorayım o zaman Eve
Zola yapışsaydı güçlünün eteklerine
Dreyfusu kim kurtaracaktı ipten
Boş ver
yapışan yapışsın ipek kaftanlara ve öpsünler şaibeli elleri
Baş kaldırış iyidir
hele haklı ise daha bir iyi
Konumuz bu değil aslında
abartmış olabilirim hak yemeyelim terör örgütlerinin fantastik kuralları çerçevesinde sokağa
çıkabilirsiniz
hatta okuyabilir
belki memur bile olabilirsiniz
yüzlerce yıllık heykeller top atışına tutulup yıkılırken alkış tutabilirsiniz
siz kadınlar
konumuz bu da değildi
tüm değillemelerimi yazmaya kalkacağım ve şiir bitecek biliyorum
susuyordum önceden
sonra susadım ağzına
düşledim
dişledim
parçaladım
çoğaldı sesin
Utanmıyorum ne şiirden ne özürden kaliteli olmayabilirim ama sinsi değilim
Ellerimde gökyüzü falan yok
dili geçmişimin kimsesi yoktu sen vardın daha çok
Utanmadan yanan ormanların mevsimi boyadığı gri aklımı aldı
güler yüzlü tüm şeytanları kentin
terzilere doluştu kefen dikiyorlardı zamana
Sabi değilim
sakalı uzun yada kısa tüm sübyancılara rağmen
dalına su yürümemiş çocukların hakları için sesim çıkıyorsa
boynu devrilsin bazı şeylerin
Özür dilerim konudan yine saptım ve bana kızacaksın
seni söylemek güzel
şey evet
Ama seni söylerken şehirleri , devletleri, dilleri, dinleri ve renkleriyle
bunca çirkin insanoğluna laf sokmak başka bir güzel
Senin ağzın safi orman
ve ellerin güvercin
yakılmamış birkaç parça şiiri toplayıp üzerime giydim
gökleri şen ettin
tüm vitrinlerin önünde durup bayramlık bakar gibi baktım yüzüne
kusursuz elma yoktu
olsaydı zaten kimse yerinden kovulmazdı.
Kamburluğuma su ekledim suya tuz Eve
tutmuyor bedenim söz
tutsa dilim .
Uğulduyordu o vakit gök
kuşağını sen alıp kaçtın
aç yüzünü
yüzün safi tuz
deliyim
Ah o vaat edilmiş cennetin sessiz nehri
her yanım tuz
her yanım su
neyi sökerse söksün insan etinden
sökemiyor
ağzında sevilmiş günleri yerinden..
Ben kuyudan beslenen yorgun ve inatçı bir tekilliğim
sen bunca sessizliğime dayanıp üzerimi örten çoğulluksun ...
5.0
100% (6)