4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1650
Okunma
yırtıyordu gecenin kan bürümüş gözlerini
damarlarında yol alıyordu
kıymıklı aşk sözleri
sanki acıtacakmış gibi
bir de küstah
ve aklında terk edişin hezeyanı besteleniyordu
boğulmak için seçtiği
en derin yerimde yitirdi sevgisini
ıstırap dolu kaderini bırakmış
gün yüzü görmemiş avuç içi kadar adamlarda
temiz duvarların kalıpçı ustaları ile anlaşmış gizliden
yamalı sevdalarını görmeyeyim diye
sanki kırk tas su ile arınırmış gibi
bir de günahkar
ölümlülerin aşkı ile kıyaslardı
cennetinden kovulmuş ziyankar uçkurları
inci gibi dizerdi tek tek
geçmişin tükettiği yüzleri
karşılıksız aşkların kürkçü dükkanı
her bahar kapılarını yağmurla açardı
iri dalgasında saçlarının
rüzgarıyla savrulurdum uzak kentlere
yol bilmez yordam bilmez sevdamın
kefaretine saydı bende ki güzelliğini
bitirmek için başladığı her şiiri
isimsiz doğan çocukların
zürriyetsiz babalarına yazardı
dokunaklı bir hikayenin
bilindik sessizliğini bozardı kahkahası
sanki hiç ağlamazmış gibi
bir de vicdansız
şimdi savruk rüyalarını
tüyü bitmemiş yetimler besliyor
hepsinin dilinde acımtırak bir lanetin kalıyor
onlarda sırasını savıyor
kimi düz cümlelerin devrikliğinde boğulacak
kimi cinnetine yaslayacak güzelliğini
sonra birer birer toplayacaksın hepsinde beni
çatlamış dudaklarına gözyaşlarımı akıtacaksın
usulca kanatlarını kırıp
bende ki hayalini kucaklayacaksın
yeminler edecek
hep seni sevdim diyeceksin
sanki gerçekten sevmiş gibi
bir de yalancı…
alicengizoyunu
(yalan değil biliyorum… sadece gerçeği duymak istemiyorum…)