1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
626
Okunma

Üç yanlışın götürdüğü doğruyum ben
Açık denizde batan
Panama bandıralı kuru yük gemisiyim
Yuvarlanıp kapağını bulan tencereyim
Ne mutlu bana ki
Yuvarlandığım için paslanmadan yaşarım
En sevdiğin çorabının kaybolan teki benim
Uzun tırnaklarla duvarı tırmalamak kadar
İç gıcıklayıcıyım, pek rahatsız ediciyim
Sormadan söylemeyi marifet bilenim
Bu yüzden beni geveze bulanı bile sevebilirim
O kadar buzdan bir periyim ki
Mum ışığının sıcaklığında eriyip
Damlaya damlaya göl olan benim
Kuzey ve kuzeybatıdan dört ila altı hızında esen
Bu yüzden hep “esen kalan” benim
Geç olmasın, güç olsun isteyen
Sabırsız işgüzar benim
Bu sebepten tüm zamanımı
Samanlıkta iğne ararken tükettim
Kötülüklerin anasıyım ben
Yaşlandıkça güzelleşen o şarap benim
Yanıma hiçbir mezeyi yakıştıramam
Kimse beni içemez çünkü
Bulunmayan Hint kumaşı tenim
Mafya babasının pek sevgili kedisi
Mahallenin hunili delisi benim
Sokak kavgalarının kanlı canlı anlarında
Erkekliğin yüzde doksanına dâhil olmayan
Beşlik onluk azınlık benim
Ben memleketinden insan manzarasıyım
Yere atılan izmarit
Ormanda çakılan kibritim
“E) Hiçbiri “lakaplı seçenek de benim
Ancak işaretlenemem çünkü
Çeldirici tüm seçeneklerim
Üçüncü sayfa haberinde çıkan
Gözüne siyah şerit çekilen
“Mağdur Hanım” benim
Kendimi gizli ajan zannederim
Fakat sadece gizli özneyim
Aliye Aybüke Özdemir
5.0
100% (3)