14
Yorum
44
Beğeni
5,0
Puan
1656
Okunma
Başım alıp gitsem, ıssız çöllere
Kendime kumlardan, bir dünya kursam
Derdimi anlatsam, azgın yellere
Rüzgarlar dinlese bende avunsam...
Kimse bilemese, gittiğim yeri
Öylece doldursam, kalan günleri
Sessizliğe açsam, suskun dilleri
Kendimle konuşsam, kendim anlatsam...
Ne soranım olsa, ne de arayan
Küllense ateşim, içimde yanan
Yaram kabuk tutsa, her an kanayan
Külümle yaramı, yakıp dağlasam...
Duymasa kulağım, bir canlı sesi
Kırılıp dağılsa, gönül kafesi
Sesimi dinlese, kendi nefesi
Maziyi geçmişe, derin bağlasam...
Gözümün yaşından, bir çiçek bitse
Ben derdimi döksem, o dile gelse
Sen ölmüşsün diye, bir cevap verse
O çiçek ağlasa, bende ağlasam...
Perişan dünyamda, oynasam gülsem
Gülmenin zevkini, azıcık bilsem
Yüzümden utancın, izini silsem
Utançsız yaşayıp, coşup çağlasam...
İhaneti görmek, her şeyden beter
Ateş düşer kalbe, dumanı tüter
Her gece istemem, bir lahza yeter
Kabussuz uykuya, bir defa dalsam...
Kanlı gözlerimin, tükense yaşı
Titretmese ahım, semayı arşı
Bıraksam bağrıma, bastığım taşı
Acıdan kurtulup, biraz avunsam...
Nasıl tükendim, böyle nasıl bittim
Bir hain yüzünden, kayboldum yittim
Bedenden ayrıldım, ruhuma gittim
Kendimi bir daha, yeniden bulsam...
Zavallı gönlümle, kursam muhabbet
Acıyla yoğrulan, yürektir mabet
Her derde bir derman, bulunur elbet
Ecelin koynuna, yatıp uyusam...
Erhan DOĞANAY
5.0
100% (27)