12
Yorum
34
Beğeni
0,0
Puan
1018
Okunma

Öyle anlar olur ki, insan esirdir hüzne
Ne kalpte gam eksiktir, ne de gözde bir an nem...
Er Türk’ün ar töresi mani olsa da izne
Ağlamak ayıp değil sebep sen isen annem...
Gam düştü sînemde kristal cama
Fırtına esmekte us’ta bu sıra
Her derdin hakkından gelirdim ama
Kader inletmekte usta bu sıra
Bir başka yüksekti bu dalga boyu
Girdaplar pek yaman; dipsiz bir kuyu
Kasvetin karası koyudan koyu
Çare dağ ardında pusta bu sıra
Ağuydu her lokma yediğim aşta
Ağır yara aldım en son savaşta
Dertler arapatı, dizginler boşta
Dilim karar kıldı susta bu sıra
Ne üçü beşi de ne dokuz onu
Cem oldu gönlümde hüznün her tonu
Vardığım son durak sabrımın sonu
Talihin ibresi küste bu sıra
Feleğin hükmüne dedikçe "peki"
Yüklendi habire, dedi "bu ne ki!"
Çileler kördüğüm; hatta öyle ki
Kalbim paramparça, yasta bu sıra
Bahtımdan payıma düşünce gurur
Açıp da ağzımı diyemedim "dur!"
Teselli umduğum ya ehl-i kubur
Ya gözden uzakta; "hasta!" bu sıra!
Bağrımı delerken amansız sızı
Nerede kaldın ey Şimal Yıldızı?
Hüzün çeşmesinden akan kırmızı
Kan dolu içtiğim tasta bu sıra
Hayat her adımda kurunca pusu
Bozuldu çehremin gülen dokusu
Aldığım tek koku toprak kokusu
Kulağım, gelecek seste bu sıra.
Mecit Aktürk
Ses ve yorum: Mustafa Doğan *