Duvardaki takvimin umut yaprağı bitmiş,
Mahkûmların gözleri her gün kayar oraya.
Cezadan gün düşerken, ömürden de gün gitmiş,
Aşılmaz umman girmiş, umutlarla araya.

Demir bile paslanmış, bir de insanı düşün!
Havadayken buz tutar; ağlayışın, gülüşün,
Taze pişmiş ekmeği muhabbetle bölüşün,
Sıcaklık pek uğramaz; kolay, kolay buraya.

Görüşe gelenleri kapıdan çevirmişler,
Küçük hediyeleri emanete vermişler,
Mahkûmların birçoğu yılları devirmişler,
İhtiyaç duyulmaz ki zaten fazla paraya.

Mahpusun duvarları kale gibi, sur gibi,
Hürriyete ulaşmak birçoğuna zor gibi,
Güneşin ışıkları, loş avluda nur gibi,
Sayım vakti gelince herkes girer sıraya,

İçilen demli çaylar sohbetlere tat katar,
Tahliye bekleyenin yüreği hızlı atar,
Mahkemesi olanlar diken üstünde yatar,
Çoğu derdini açmaz, el sürdürmez yaraya.

Altında sitem vardır dile gelen her sözün,
Birçoğuna farkı yok gece ile gündüzün,
Işıklar kapanınca çoğunu basar hüzün,
Bazısı kâbus görür, ulaşamaz karaya.

Bazıları sedyeyle, bazıları tabutla,
Çıktılar bu kapıdan tutulan bir zabıtla,
Ümitler azalsa da, beklemeli sebatla,
Belki dahil olursun çekilişe, kuraya!


Sabri Koca

tebrik ve teşekkürlerimle......

Mavsal ağrısı azmış,müzdarip o fukara,
Denize kulaç atıp,ah görünse bir kara,
Her yanı çevirilmiş, sıkıdır muhasara,
Umut fakirde ekmek,ulaşırsa çaraya...............Nurettin Gülbey

Beşerinin kendine verdiği huy cezamı?
Kadere razı olmak mükafat mı ezamı?
Yaşam düzenini hiç bozmamalı nizamı
İçin dışın gurtlanıp girmemeli daraya..............Resul Civcik

Ne kınanır ne övülür gidip giren oraya
Keşke de hepten bomboş kalası, diyesim gelir
Lâkin, insan tabiatı ihtiyaç var oraya
Islahta olup çıkınca iyi günleri gelir………………..Aşık Niyazi
*

O nca insan zindanda görür özgürlük düşü
N icedir ağlar gibi mahpusların gülüşü
U zanıp tel örgüden yavrusunu öpüşü
R uhlar nasıl da hazır acılı bir naraya...............Onur Bilge