3
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1151
Okunma

Bir daha geri gelmeyecek olan çocukluk yıllarımızda kalan saf ve temiz duygularımıza..
Babanın tayini çıkmış
Demek gidiyorsun ha
Eşyalarınız da toplanmaya başlamış
Peki saklambaçları
Bundan böyle
Sensiz mi oynayacağız
Ya kör ebe, çelik çomak oynarken
Sen gelmeyecek misin artık
Peki senin bilyelerini kim yuvarlayacak…
Sabahleyin önlüklerimizi giyip
Gruplar halinde okula giderdik
Şiirler şarkılar türküler söylerdik
Artık sen aramızda olmayacaksın öyle mi
Hani teneffüste simit alır
Üç arkadaş aramızda bölüşür
Susamlarını parmak uçlarımızla yerdik
Artık sensiz simidin tadı mı olurmuş…
Akşam üzeri okul çıkışı
Badem toplamaya giderdik
Köy türküleri söyleyerek
Birimiz ince tuz alırdı evden
Takvim yaprağından yapılan külah içinde
Tuzu avuçlarımıza koyar
Banarak yerdik çağla bademlerini
Sonra erikler olacak
Şeftaliler olacak ardından incirler olacaktı
Artık sensiz bahçelere nasıl gideriz
Şeftaliler olmadan incirler olmadan
Nereler gidiyorsun bırakıp da bizi
Vakit dolmadan…
Kızıyorum bu bakanlıklara
Nereden çıkarırlar bu tayin işlerini
Her şey ne güzel yaşanırken
Baban alıp da gidiyor seni bizden
Halbuki daha incirler olmadı ki…
Arka bahçedeki erik ağacına salıncak yapar
Nasıl da uçardık yıldızlara doğru
Göğe kadar sallanır
Kimse bize ulaşamazdı
Nasıl da özgürdük kuşlar gibi…
Yıldızlarımızı da aldılar artık ellerimizden
Salıncaktaki mutluluklarımız gibi
Bir de güçleri yetse
Sevgilerimizi alacaklar
Mutluluklarımızı bademlerimizi
İncirlerimizi alacaklar
Köy türküleri söylerdik hep beraber
Saf temiz duru
Onları da alacaklar…
Güzel dostum
Bir gün bakan olursam
Kaldıracağım bu tayinleri
Sevdiklerini bir birinden ayıran
Bütün tayinleri iptal edeceğim…
Hele bir de başbakan olursam
Bütün çocuklara simit alacağım
Bizim gibi üç arkadaşa bir simit değil
Her birine birer simit vereceğim
Neymiş öyle üç beş dakikalık teneffüsler
Bütün teneffüsleri on beş dakika yapacağım
Okulların bahçelerine
Salıncaklar kuracağım
Göğe kadar sallanan salıncaklar
Yakalayamasın diye nöbetçi öğretmenler
Bizi yakalasalar bile
Duygularımızı yakalayamasınlar…
Erik badem incir ceviz ağacı dikeceğim
Bütün okul bahçelerine
Tüm öğrenciler para vermeden yesin diye
Ve bir paket tuz alacağım
İncesinden hem de en incesinden
Çağla bademleri banıp
Doya doya yesinler diye…
Aldırma be dostum
Benim ki ham hayal işte
Kim bilir belki yıllar sonra
Buluşuruz bir kır kahvesinde
Senin elinde dergiler gazeteler
Ağzında ucu kıvrık pipon
Altında lüks araban
Etrafında dönen hizmetçiler
Ben ise hep bildiğin gibi
Elinde uçurtması bilyesi
Ve diğer avucunda bir parça simit
Bir miktar ince tuz
Ve mis gibi çağla badem…
Anlayacağın sevgili dostum
Bizde değişen hiçbir şey yok
Gerçekten
Hep bildiğin gibiyiz
Yani bıraktığın gibiyiz
Bir araya geldiğimizde
Hala köy türküleri söylemekteyiz
Sevgi üzerine
Dostluk üzerine söylenen
Saf temiz ve duru…
Tıpkı seninle olan
Yıllar önceki dostluğumuz gibi
Biz hala köy türküleri söylemekteyiz…
Faruk ANBARCIOĞLU
5.0
100% (4)