3
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
651
Okunma
ağlaya ağlaya indin ırmak suyuna
balladlara benzemiyor değil mi yaşamın vezni?
renklerin içinde biriken pıhtıyı acıyla dölleyen belirmeyi gördün
yüreğime bitik bir neden gibi indi sancı
pirince kazınmış minyatürden taşan ceninin gözleriydi asıl neden
aç evet insanlar
her birinin deşilmemiş anakayaları var
ve kurumayan acıları
doğrulmayan dalın özünde donan suyla zamandan korunan mevsimlerde başkalaştı herkes
orda onların sonuna kadar dayandı bu onursuzca kesiş
ırmağın suyu kaç kez yenilendi
kıvrımlarda saklanan tortularla maskelenmeyen sen
ağıt ve ayna arasında dupduru
ruhunun kuşları göçerken kısmetin diyarlarından
avlarda radyo sinyallerine kadar kaçmalıydı yalnızlıkları
göğe nasıl yükseldiğini ben biliyorum
katar katar ve çığlık çığlık
yaşama gelişen merhametin ağusuyla
ölçülü olmayı öğrenen ölümlerin
düz bir çizgiyle aktığı oluktan sonraki bükümde
hem canına kıydın hem de yazgının ötekilerine
biliyorum,
yalnızlıktan değildi
sürekli bulaşmaktandı
mor bir çatlağın içini dinleyip durdum
ordaydın sonunda
yüreğime doluştu belirmeler
kuş sesleri vardı
yitip gitmeyi böyle öğrendim
5.0
100% (4)