6
Yorum
40
Beğeni
0,0
Puan
2313
Okunma
topladı pılını pırtını
aşk; kalbimden taşınıyor
iyi değilim kuşçu
kalbimde bir savaş var, biri ölecek
kazanan beni alıp getirecek kendime..
aynen öyle oldu
elimden bir şey gelmeyen, o şey oldu
sabah karanlık doğurdu
gök, kuşların içinde kanat çırpıp durdu
ağaçların içindeki ormanı budadılar
balıkları gördüm içlerinde deniz taştı
vallahi bak, kalbimi gördüm gözünden yaş düştü
özümdeki toprak ağladı, içimden bir tren geçti hıçkıra hıçkıra
kalkıp gitmek durdurdu beni
ahşap bir kapı karşıladı, kapının içindeki eve sığındım
su seviyesinde çırpınan nefesimi hissettim
hissedişimin ve nefesimin içinde, boğulmak adlı şarkı, öyle bir çırpındı ki
kısrakların içinde "hacel obası" koşturup durdu
aynen öyle oldu
bu sabah çiftçiler buğday tarlalarından ekmek kokusu topladılar
işçiler; siyahın çekirdeğine, çekirdeğin içindeki zeytine ulaştılar
sofra doydu
açlık doydu
-canımı yakmaktan kül doymadı...
kötü değilim kuşçu
yüzümde, onun yüzünü özleyen bir kalp var
sarılmanın kolları alıp getirecek bizi kendimize
çok şey oldu
gücümün kaslarını eriten bu şey
tırmanmanın ardından, sinsi bir sarmaşığa dönüştü
çivinin içindeki ahşaba çaktılar sesimi
geçmişin satranç tahtasında, atımı vurdular, çok beyaz yenildim
hani eğilerek ateşe ve çaya "emmee" demiştin ya
"içindeki kurdu sen kemirmezsen, gayrı bu kurt seni bitirir"
ah be kuşçu
ah be usta
bir bilsen nasıl bir bağımlıyım ben, içimi kemiren şeylere
kemirildikçe hissediyorum, zerre ile aynı boyda olduğumu
kemirildikçe anlıyorum, ölümün içindeki yaşam olduğumu
kemirildikçe görüyorum, sevginin içindeki, nefret olduğumu
hafızanı al da git diyor kalbim
zihnindeki kalabalık şehrini ve gürültüsünü de
-burada aşkın bebekliği uyuyor...
ben insan mıyım kuşçu
herkes bir hiç uğruna vuruşarak ölürken
neden ben hiçlerin içinde, vuruşarak yaşıyorum
mütemadiyen aynı şey oluyor
suyun kemiğini kıran o şey, gitgide büyüyor
hep bir görünmezle dövüşüp duruyor, zihnimdeki yumruk
hep dövülen, aldatılan bir kaderin elbisesi sırtımda
sanki sırtım bir kamburun içinde, dik durma telaşında
şarkının içindeki o eski radyo gibi, vasfım tükenmiş
sesimde tamir olunmaz şeyler var
bir yağmur damlasının içindeki bulut kadar gerginim
sanki, bir gölün dudakları susamış, içimde
sanki, kendi beynini yiyen, deniz üzümü gibiyim
aklım; binlerce taş, taşların içinde devasa mancınıklar
aklım; ipek böceği sürüsü, kendi kozasını kendine mezar yapan
madem diyorum, bu hayat oyununun körebesi benim
madem gözümü bağlamışsınız karanlığınızla
başlayın kaçmaya
ben değil
kaçmanın içindeki o yakalanma korkusu, yakalayacak sizi
-bir gün
işte böyle kuşçu
aşkın içinde bir yolculuk gizliymiş meğer
-gidelim gayrı kendimize..