10
Yorum
37
Beğeni
0,0
Puan
1431
Okunma
yokluğun böyle ağır gelmezdi
ah şu kuşların uçup uçup yanına konma fikri olmasa
öyle bir sustun ki
-sanki sesinin içine beton dökmüşler sevgili
suya yolculuk sanmıştım seninle akıp giden ne varsayı
ilk kez büyümemişti çocukluğumun erguvan bahçeleri
ilk kez bir masala konu olmuştu göçebe kalbim
kuş dağına ilk tırmanışı anımsamıştım
göğe tırmanışı bir sarmaşığa sırılsıklam sarılarak
düşüşün içindeki boş vermişliği armağan etmiştim kendime
sessizliğin içindeki ormanı, ormanın içindeki kuşluk vaktini
az aşağısı uçurum
çok aşağısı gözlerin diye diye
ilk kez boşluğa dokunmuştu ruhumun notaları
sanki dünyanın bütün radyolarında "seni bende sezenler olmuş" çalıyordu
seni bende sezmeyenlere inat
meltemini üşümüş rüzgardı saçların, ellerimde kalan son siyah
kedileri izliyoruz içlerindeki sokağın sert rüzgarlarına aldırmadan
gitgide iki kalabalık oluyoruz
caddeleri, semtleri ve şehirleri boşaltacak kadar
içimin duvarlarına sinmiş kokun
içimin taksim meydanına kırmızı tramvay gibi yakışmışsın
sonra sesin kristal bir vazo gibi dağılıyor
sonra İstanbul’un dallarından havalanıyor yüzünün kanatları bir bir
sonra ellerin bir tablodan bakıyor mona lisa
içimizdeki deniz yalpalanıp duruyor / küçük bir sandalmışız
-kaybolmaya meyilli..
çok kez ağır konuştum dünyaya
çok kez yavan
kalbime basma dedim başkasının ayaklarıyla
çok kez kırılgan dışı bir kısrak gibi incindim
kelimelere tutundum
cümle oldum sual eyledim
insanı buldum sende topraktan öte
senden öte
ruhunu eritip Leyla diye ruhuma dökmüşler
-sanmıştım
durmuşuz duvarda zaman gibi
hiç doğmamış hiç ölmeyecek gibi geliyoruz yüz yüze
Babil’in asma bahçelerine dönüşüyor ellerimiz
kiraz bahçeleri çiçek açıyor saçlarında
o içimin şelalesinden aşağıya akan saçların
bilmiyorum bizi bu tuvale hangi ressam çizdi
hangi şairin rüyasından uyandık
hangi meczubun duasının yolculuğuyduk tanrıya doğru
belki de bir çocuğun masal dağında kaybolmuştuk
-sadece...
meğer ne uzun boylu bir cüceymişim de
elimle hiç dokunamamışım kalbimin saçlarına
bilirsin
beni dünya emzirdi
kocaman yanılgı adlı memelerinden
simsiyah sütler sağarak büyüdü dudaklarım
çocukluğumun sihirbazları aklıma geliyor, kirli elleri
şapkalarından hep uçurum çıkardı
hep kuyu, hep fırtına
hep aynı karanlığın içinde yüzen o kara balık
-benmişim
insan diyorum
bazen ne çok anlam yüklüyor bilmediklerine
-bildiklerini bir bir öldürürcesine.
ne bilsin kalbim
henüz onaltı yaşında olmadığını...