Zoraki gülümseme peyda olunca yüzde,
Dostça bir karşılama olmadığı belliydi.
Kısarak bakıyordu, meymenet yoktu gözde,
Konuşmaz sanıyordum, oysa epey dilliydi.

Boyu ortaya yakın, göbek biraz ilerde,
Sandım yeni çıkmıştı fare gibi kilerde,
Ortamı dağıtırız belki biraz güler de,
Yaşını tahmin ettim; kırk dokuzla elliydi.

Herkesi tanıyordu, büyük adammış meğer!
Biraz daha yükselse, kafa buluta değer,
Yakınından geçenler korkar başını eğer,
Giyim kuşam yerinde, öyle kelli felliydi.

Öyle sanıyorum ki, çokça kuyu eşmişti!
Kıpkırmızı suratı sanki suda pişmişti,
Dişleri seyrelmişti, gözleri de şişmişti,
Boyadığı saçları birazcıkta jelliydi.

Anlatmaya çalıştık geliş sebebimizi,
Belli etmiştik zaten önce hedefimizi,
Hiçbir zaman bozmadık kendi edebimizi,
Bizi hiç dinlemedi, kafası da telliydi!

İşten anlamayanlar başından sava, sava,
On yıldan uzun sürdü on paralık bir dava,
Artık içimi baydı bitmeyen uzun hava,
Antikaydı radyosu, sanırım ki pilliydi.

İşimiz aceleydi, zaman hep akıyordu,
Bir sigara bitmeden birini yakıyordu,
“Daha çok gelirsiniz” der gibi bakıyordu,
Çiçekle oyalandı, toprağı da killiydi.
Bize yolu gösterdi, kapısı da zilliydi.


Sabri Koca