3
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
1588
Okunma

bu günlerde ne çok eksildin benden
bir miktar avuntu için bana sığınmanı beklerken
en çok uzağıma düşen sen değil misin?
eskiden sevmezdin mesafeleri..
- sahi baban öldüğünde neden ağlamadın sen?
gelen kutusuna düşen mesajlara bağlanır mı hiç ömür?
benim güvercinlerim sana doğru uçarken vuruldu
ilk taşı atan en suçluydu
ne senin oldu kanatlarımdaki tutku
ne başkasına yar oldu hüsnü kuruntum
olsun..
insan zaafından vurulurmuş..
ölmek için insanın sağlam yaraları olmalı..
- sahi merdivenleri hızla çıkınca hala nefes nefese kalıyor musun?
belki yalnızca bir zaaf olarak hatırlanacaksın
başka türlüsünü yüreğim kaldırmaz anlatmaya
sen gidince zaafımla birlikte çok beklemiştik
sonra zaafım nefsine yenildi de, başka bir ikamet edindi kendine
bir dolmuşun tüylü örtüsünün hemen üzerindeki panoda okumuştum
’’Beni sevmene gerek kalmadı
Biz o işi başkasıyla hallettik’’ diyordu..
başkasını sevebiliyormuş insan çok acayip..
kulağa mantıksız geliyor hatta
kalbim görücüye çıktıysa günah mı?
senden başkasını sevebilmem aşırı nevrotik bir yanılsama
zaafım bile hala şaşkın bir ördek yavrusu kıvamında..
- sahi kimsen olmadı mı hala benim gibi?
sandım ki sıkıca göğsüme bastırırsam
her şerden saklayacak bir hayır bulabilirdim sana..
derken biriyle rastlaşmak bilmem nasıl izah edilir..
edilmez galiba..
hayatı bekleyerek yavaşlatmak rahatsız edicidir
- sahi kibrinin kölesi misin hala?
sen benim kalbimi kırmıştın ya geçen gün
tamir etmek için bir düzüne kelimen olmasına rağmen
hani hiç birleştirmemiştin ya cümleleri birbirine
işte alçıya alsam da kalbimi kaynamadı kırıldığı yerden
veya yanlışlıkla kaynadı içi başka bir yanlış kalbe..
bir kıymık gibi batıyorsa kırgınlığım içine
bırak hemen şimdi anılarımızı usulca yere
geçmiş can yakıcı bir zehirdir
gelecektedir belki çaremiz biraz bekleyelim
kim bilir hangi bahar beni sana çiçekler yeniden
- sahi iyiler unutuluyormuş, seni kötü hatırladığım için mi aklımdasın?
ben bir anneyim sabırdan yaratılmış
içimde kırkbin tane doğurganlık taşırım
taşırım dünya telaşlarını da yorulmam
takatler doğururum her gün binbir türlü sancıyla
ben bir anneyim güçlüysem bundan
ama annem her sabah mutsuzluğuyla açar penceresini
sonra dualı bir nefesle umut doldurur içine
kuran okur, ilahi dinler, ağlar bir de..
ilahi anne!
kocaman dünyaya küçücük heveslerle gülümser
- sahi hala dinliyor musun ’yanıma gel anne’ şarkısını son ses?
ben annem gibi iyimser degilim
hataları bastırıp göğsüme avutmayı bilmem
kalbimi yıkayip tuzlu suyla
veya akmayan gözyaşımı tuzun içinden çıkartıp da
israf etmem hiçbir nimeti
normal şartlarda tassarufu iyi bilirim
ama şartların hangisi normal ki?
küskünlüğe gelince..
nasıl da harcıyorum kadim bildiklerimi..
ah yine benim makus kaderim
kayıtlara böyle ibraz edilsin
kul payı kaybetmek hep bana nasipmiş
ne kadarsa vicdanımız işte o kadar
belki yüzbinlerce, belki hiç kere..
Allah rahatlık versin..
fulya/ağustos2020