7
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
1176
Okunma

çook eskiden yoksulluk varmış
taa ninemin zamanında
ayakkabısız çobanlık yaptığım olmuştur
çocukluğumda
kara lastikler sonradan çıktı
bizim zamanımızda
ayakkabı yoktu demişti bir gün
babası hayvan derisinden ayakkabı dikermiş
patik gibi bir şey olsa gerek
pamuğu eker
kumaşı dokur kendimiz dikerdik
elbisemizi
ipimizi kendimiz yapar
çorabımızı kendimiz örerdik
hemde nakışlı
diye
anlatmıştı
babam’la emmim’in içtiği sigaraların
izmaritlerini toplardık biri vardı
ona verirdik
dedi
çobanlık yaparken
izmarit toplayıp içenleri de duymuştum
bunun da bahsi geçmişti bir gün
bir başka büyüğümden
kış
mevsiminde
banyo yapmanın zorluklarını dinlemiştim
saçlarımız donardı demişti
saçlarınızın arasında buz zerreciklerine
rastladınız mı hiç
hikaye değil bunlar
kurgu hiç değil
maziden kanatlanıp
kalemime konan bir kar tanesi kadar
saf ve temiz anılardan örülü
yaşanmışlıklar
ikinci bir giysileri olmadığı için de
kurumasını beklerlermiş
ne kadar abes geliyor kulağa
değil mi
o zamanlar yoktu
şimdi her yer çul çabut doldu
diyor
seksenlik ninemiz
biraz sitemkar biraz kınayan
ses tonuyla anlatırken
ve
bize haksızlık yapıldı
der gibi
dalıyor gözleri uzaklara
şu an
varlıklı hayatlarımızı yaşarken biz
çok
çok
çok
lüks yaşamlarımıza imrenen
sefalet içinde yaşayan insanlar
yok mu
ve
bizler
üç maymunu oynamaya
devam etmiyor muyuz
şiirler
hikayeler yazarak
vicdanımızı uyutmuyor muyuz
seneler sonra o insanlar
acaba
hangi masalları anlatacaklar
hangi şiirlere imza atacaklar
onların da olacak
torunları
hayretler içinde dinleyecekler
masal gibi
anlatılanları
bu nasıl bir kuşak farkı
diye
soracaklar
hayretler içinde kalacaklar
uçurumlar
uçurumlar
uçurumlar
ve
yine sahnede üç maymun
ve
uyuyan vicdanlar olacak
ve
bu böyle sürüp gidecek
kıyamet kopana dek
ve
bizler şükretmeyi öğrenmeden
hepsini bırakıp gideceğiz
bir kaç metre kefen beziyle
...
5.0
100% (10)