2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
592
Okunma
Gökyüzüne yasladım başımı
Hicranı seyredaldım
Meşakkatli bir keder
Bulutların arasından geçip gidiyordu.
Kıvrım kıvrım hayaller
Dans ediyordu.
Bir karınca uzanıyordu
arzdan semaya doğru.
Merdivenlerden çıkıyordu gökkuşağı
Zifiri yürekleri nura kavuşturmaya
Mavisiyle deryaya
Sarısıyla hülyaya
Yeşiliyle huzura.
Beyazıyla sonsuzluğa.
Belki âlâ bir at uçuracak sineni,
Haydi diyecek haydi yolcu!
Sesine ses vermeye gidiyoruz hicranın
Dur diyecek, tam zamanı duanın.
Ellerini, yüreğini aç arşa
“Ol” deyince oldurana,
Şer dönüştü bile hayra.
Nasıl güçlü kıldı seni bak,
Nasıl çözüldü hicranın düğümleri
Artık her şey âyân
Haydi nefis haydi uyan.
Huzur Onda, “O” ki ruh-u revân
Ağla, durma ağla diyordu yıldız,
Kainat titresin,
Tevbelerle süslensin ay,
Ve “Ol” dediği an Yaradan
Berraklığınla sarılsın saray
Hicranın hafiflemiş ey yolcu!
Solgun ruhuna güneş
Hissiz nefsine peşkeş,
Issız kalbine eş olmuş.
Ve bu öyle bir tümce ki,
Benden öte.
Kimim ben ki, ben adem
Bilmem beni, ben Senden.
Anlamaz ki ârif bile
Hak istemezse gelmez dile
Lutfetti nurunu “halîm” olan,
Dizeler aktı, döndü sele.
Nasip ettin bana ya Rab,
Zikir sana, şükür sana.
Bütün hamd-ü senalar sana
Süheyla Güneş
5.0
100% (8)