5
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
909
Okunma

duydukları bir hayli üzmüştü aslında küçük kızı
yanaklarında ki çiller ıslanmıştı ağlarken
kırmızı kırmızı kirazlar
al yanaklı elmalar
eşki erikler
çilekler
yiyemiyecekti bu sene
kuraklık varmış
ağlamıştı ne olduğunu bilmese de
kuraklık nasıl bir canavarsa artık
korkmuştu
ne yapacaklardı şimdi
kara kara düşünüp üzülmüştü
ya köylerini hiç terk etmesse bu canavar
nasıl büyürdü
kara dutlar
çeri domatesler
salkım salkım üzümler yiyemezse
ama şimdi umut doluydu yüreği
yağmur duasına çıkılacak demişti muhtar amcası
adı gibi emindi
yağmur yağacak ve canavar suda boğulacaktı
ninesi öyle demişti
ve devam etmişti
bak yavrum bizleri yaradan
çok cömerttir
Rahman’dır
Rahim’dir
bizim onca günahımıza rağmen yine de verir
hep verir
biz sıkarız avucumuzda kıyamayız vermeye
o acır bize merhamet eder yine verir
bunca cimriliğimize
onca kinimize arsızlığımıza rağmen
akıttığımız kanlara
kıydığımız onca canlara rağmen
yine verir
al şemsiyeni yanına
gir koluma
dedi
sarı saçlı maviş gözlü küçük bir kız
elinde küçük bir şemsiye
kocaman adamlar
teyzeler
dedeler ve hatta ninelerin arasında
kalabalıkta görünmüyordu adeta
kalbi küt küt atıyordu sevinçten
ve şemsiyesiyle gelen tek o küçük kızdı
umut yüreğini koskocaman bir bulut gibi kaplamıştı
ne nefrete ne kine
kötülük adına hiç bir şeye
yer kalmamıştı
öylesine doluydu umutla
yüreği
inerlerken dağlardan yaylaya
sağanak sağanak başladı yağmur
adeta
bardaktan boşanırcasına
yağ yağ yağmur teknede hamur
ver Allah’ım ve sulu sulu yağmur
küçük kızın sesi çınladı yaylada ovada
gökyüzüne kaldırıp başını
gülümsedi minicik ağzıyla
kocaman
yağmur suları yuttu doyasıya
kimbilir belki de
o gün ve her zaman
ağlıyor bulutlar
tüm küçük kızların hatırına
5.0
100% (5)