29
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1968
Okunma

Bir varmış bir yokmuş…
Kimse yokmuş içimde
Boşluğa sallanan ipin ucundaymışım
Oltam düşmüş maviye
Havalanmış bir martı
Gagasında bin yıllık hüzünle
Aslı yokmuş gerçeğin
Hücresinde gün doldururmuş zaman
Gel zaman,git zaman
Yürek yara büyütmüş
Bir kendini bilmeze gelin etmiş kendini
Avcunda mavileri yalnızlığa bulanmış
Gözünde incileri derinlere saklanmış
Bir urgana geçirmiş uzun ince boynunu
Kekri yalnızlığında ağlar örmüş elleri
Elleri…
Yılların eskittiği çizgilerin kuyusu
Elleri…
Taptaze sevilerin gammazlanmış coşkusu
Üryan gecelerin dalından akmış yakamoz
Saçlarına dolanmış yorgun günlerin ağrısı
Sonra açılmış şeytanın amel defteri
Üflemiş harfleri yalancı bir sur
Çözülmüş dili günahın
Yağmur olmuş acılar;ağmış toprağa
Budak vermiş cümle isyân dilinde
İflâh olmaz haylaz çocukmuş düşler
Taşrasında acının düşe kalka büyümüşler
Kırılan aynaların dökülmüş nâzik sırı
Sırlar dökülmüş eteklerinden tüm saatlerin…
.
..
…
Üç elma düşmüş gökten
Feri sönmüş gözlerin bebeğine inmiş
Çıldırmış hoyrat zaman
Yitip gitmiş belleği aklın
Sözler zâhir,sözler bâtın;
Secdeye yatmış yürek
Nâfilesi kılınmış aşkın…
Savaşçı
(ö.t)
5.0
100% (2)