0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
728
Okunma
Haydarpaşa Gar’nın otel olma tehlikesine karşı 2015 yılında 10 adet uzun Şiirkaye’ler yazmıştım. Güncel olarak bu gar’ın; Ek binaları, boş alanları ve atıl depoları yeniden tehlikeye girdiğinden, bu tarihi mirasa sahip çıkıkmak amacıyla "Dava bitene kadar" kısa şiirler yazacağım.
Söz vermiştim kendi-kendime,
’ele vermiyeceğim hiçbir kimseyi!’ diye:;
"A aa!" diyecektiiz, Şiirkaye’ler şiir değilmiş sadece,
içinde derin bir hikaye de var bunun!"
Varsın aceleciliğime iki kişi kurban olsun!
"Hayal bu ya;
Bir varmış bir yokmuşla başlayan evvelin bir zamanında;
Makinacı Hidayet
-gerçek yada rivayet-
yeğeni Ali’nin kimliğiyle Aliye’nin annesi Hatice’yi
Devlet Demir Yolları’na yapmış işçi.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine derken,
böylece
aradan koskocaman bir 35 yıl geçti
ve Hidayet Dede
günlük-güneşlik bir günde
eskinin Haydarpaşa Ana Garı’nda,
bugünün İstanbul Kültür ve Sanayi fuarı’nda
7 yaşında Aliye ile
iskele yanındaki büfenin terasına
birşeyler yemek için girdi.
Garsona iki kaşarlı tostla bir ayran söyledi.
Ismarlamaları beklerken;
"Ah, Ana Gar!" diyerek
iç çekti Makinist Hidayet;
"Bir kolu Bağdat’a varır,
diğeri tarihe uzanır
adı Haydarpaşa’dır.
Ne tireni,
ne çekeni,
nede giden-geleni var
şimdi yar!" dedi.
Aliye dedesinin ne mırıldandığını
anlamadı,
karnı aç olduğu içinde aldırmadı;
"Bir diyar düşün ki yar,
ağ gibi rayla dolu,
sırtında bağımsızlık yolu,
adı Anadolu!
Düşünün bir orman ki sevilecek;
Bir orman,
bir ağaç,
bir dal,
bir yaprak,
bir çiçek!
Her yıl meyva veren kökü kesilecek.
Bir Gar düşün Aliye’m gayri..."
Dedi Makinist Hidayet
torununa dönerek;
"Şimdi
hem seveni,
hem çekeni,
hem tireni,
hemde giden-geleni var,
yar!"
"Efendim?"
"Aklıma Eskişehişr’deki bir hocamın sözü geldi de..."
"Ne dedin dede?"
"Eski bir türkü..." dedi içinden;
"Sağdıktır türküler." Ayrılarak düşünceden;
"Ele vermezler seveni."
Diye geçiştirdi ve;
"Haydi,
yediysen yemeğini..."
"Dede n’olur bir ayran daha?"
"Aliye’m. sana canım feda!
Garson kardeşim,
bir ayran daha torunuma
ve hesabı getirde lütfen, gidelim"
"Olur beyim."
Makinist Hidayet Hesabı ödedikten sonra
torunuyla dışarı çıktı,
Haydarpaşa Garı’nın merdivenlerine baktı.
Nazım’ın heykeli önünde kalabalık vardı,
yaklaştılar heykele.
Gözlüklü iyi giyimli bir beye,
arkadan biri;
"Haydi bey, ileri!,
kaçıracağız tireni!" Diyerek itti.
Bu emekli muallim Muamer Kadri miyop gözlerini;()
"Ben çoktan kaçırdım Tireni"
Diyerek Nazım’a dikti;
"Tiren mi dede?"
"Evet Aliye!
Hele şu üçüncü kata gidelim,
’El Sanatları Hüner Atölyesi’ni bir gezelim,
vakit kalırsa yine bineriz eski hatta giden tarihi-nostalajik-antika tirene,
Tuzla’ya hadar bizde."
Eveeeeet!
Bağbuzumu’ndan bahsedeceğime,
nedenmi anlattım bu şiirkayeyi size?
Bunun hikayeside uzar taaa Eskişehir’e;
"Makinist Hidayet’in ilk eğitiim yılı
ve o şimdi ’Makas’ dersindedir.
-ana raydan ayrılan dış raya makas denir-
Cer Atölyesi Hocası;
"Ana gar üzüm sapı gibidir."
Der ve ekler;
"Bütün meyva bu saptan çıkar,
üzüm gibi yurt içine sarkar,
ama her tatlı şeyin birde acı yanı olur,
gün gelir Bağbozumu’nda buzulur."
"Bunun Ana gar ve rayla ne alakası var?"
Diye sorunca o gün Hidayet,
hocası kara tahtaya giderek
bir üzüm salkımının resmini çizdi
ve sapın başını gösterdi;
"Bak bu Ana Gar,
üzüm taneleri ise istasyonlar.
Bilim, teknik ve ekonomi ilerledikçe;
Bakım, sulama, toprağı havalandırma, yeni fidan dikme,
toplamai taşıma,suyunu sıkma, saklama,satma ve nakliye,
yani ’Üzümün yüm silsilesi’ tek bir makine ve işçiye
yaptırılınca
vede böylece ürün ucuza malolup satılınca,
Bağbozyumu başlar Ana Gar’da, tüm istasyonlar ve raylarda."
Hocası o gün sözüne kara tahtadaki üzüm salkımını göstererek;
"Bir Gar düşün oğlum Hidayet;
Diye devam etti;
"Ne seveni,
ne çekeni,
ne tireni,
nede gelen-gideni var,
yar!"
Hatıralara burada bir ara koyalım,
Bağbozumu’nun ikinci bölümünü birdahaki sefere yazalım."
(*) Yana yatık/içeri dizeler HAYDARPAŞA GAR OITEKLİ Şiirkayeleri’nden.
() Emekli Muallim Muammer Kadir’in hikayesi ilerdeiki bir şiirde ’NAZIM’ adı altında yazımlanacaktır. Şimdiden sizlere benim; "Nazım ile Martı", "Nazım ile Heykel", ve "Nazım ile Şair" şiirlerimi okumanızı tavsiye ederim.
5.0
100% (1)