Ellerinde bir keşke büyütme
Avuç toprağı kabul eder
Bir gün karışır
Ölünce içine
Keşkeyi bulaştırma
An’ı keşkeye yaklaştırma
Yanar tutuşur
Kor diye ızdırap
Bir köşede bir nefesle
Gideceksin nefes
Yaklaşma an’ ıma
Keşkeyi bulaştırma ruhumun
İnce damarlı çizgilerine

Bir sen daha gelir mi
Dünki masal bugünde uçar mı
Gökyüzündeki her yıldız dün gibi parlar mı

Kaldırım
Adımların
Yakama düşer mi dünki siyah saçlarım

Aynısını
Bir daha
Yalan söyleme takvim bana
Geçtin gittin
Yırttık bitti
Bir yemek tarifi verdin
Üç beş mecazi sözleri
Gittin işte dün
Son baharda bu yılın sonuncu baharında şimdi

Sevmek
Hiç istemeden sevmek
Hayatında yokmuşçaları
Bir cesetle görünce
Keşkeyi su serpmek
Mezar başına kafama vuran tabut sesi işkence olunca
Neyim ne değilim
Bir insanı sevemedikten sonra
Keşkeye sığdırırsın geçmişi
Maziye dokunmadan o bambaşka


Açılırmı kol dünki sevdayı bekleyen ismin kasıp kavuran buluşması kadar
Heceler taşar mı dünki ağıt gibi
Hırslı öfkeli bastırırmı kalemin ucu
Kırarcasına
Keşkeyi