2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
488
Okunma
Sabrımın taşı çatladı
Sırrım yoktu!
Gizeminden sırlandım
Derdinin yükü ağır geldi
Dert yükü , sır küpü oldum.
Ruhum göçebe hayli vakittir
Her haline ram oldum
Mahpuslarla çevrili ömrüm
Prangalı günlerim
Kör kuyularda bir köleyim
Azâdına muhtacım, bekliyorum
Bilmez misin?
Ziyana yüz tutmuş anıların
Celladı sensin.
Hergün elden eksilerek
Artıyor yalnızlığım
Sahte kalabalıklar arasında
Ben gerçek bir yalnızım,
İçini doldura doldura
İnzivada yaşıyorum
Dostuma küs, düşmanıma hissiz,
Kendime ise düşmanım.
Kırgınlığımın dili yok
Dili yok
Hükümsüzüm.
Şimdi bir kalem
Çokça da kelâm lazım bana
Seni yazacağım efkar var
Bu akşam ruhumda
Yazıp yazıp anımsayacağım
Anımsayıp , ağlayacağım
Gönül ağlayınca
Gözde ağlarmış ya
Duyuyor musun?
Yahut
Üzüldüğümü görüyor musun?
Velhasıl kelam!
Sustuklarım
Sabra mahal bırakmadı
Yorgunum.
Gün yüzü görmeyecek sözlerim var
Gecenin kör vaktinde
Boğazımda yumru, düğüm
Katli vacip. lakin!
Dilim isyanda duygularıma
Vakitsiz bir selanın ardından
Adımı duyduğunda
Ağlama yokluğuma.
Ölmedim ben sen kaybından
Kaç dikiş attırdın yokluğuma ?
Kan kaybı değil yaşadığın
Diri diri yaşar iken
Can kaybında anılarım.
Harlandım yangınlarda
Üşüdüm ayazında
Savruldum rüzgarında
Ne vakit buza döndü kalbin?
Ne güneş ısıtıyor
Ne varlığına dayanmaya gücüm yetiyor.
Yaşadığım yaş benim değil
Geçmişim zaten ziyanda
Yarınım belli belirsiz
Ahhh çocukluğum!
Dönebilseydim o yıllara
Ne mutluydum o zamanlar.
Sayende
Kimliksizim...
Zülfü Canan
04,19,2018
5.0
100% (5)