12
Yorum
41
Beğeni
5,0
Puan
1077
Okunma

Kardeşim Ferruh Kader’e
Eşgalini yitirmiş biletleri
çıkarıp cebinden
varoluşun anasını belleyerek
vardık işte dermişcesine
uzun uzun daldı geçmişe.
Yitik bir zamandan geride kalan
Serinlik urbası giyindi vücudu.
Hangi rüzgara tutulsa
uçurtması takılıyordu bir yerlere.
Bir tren.. Bir istasyon ..Bir ses..
ve kendini yürüyen gölgesiyle.
Sökülse de içindeki ağaç
yüzünü yalayan rüzgara aldırmadan
Titreyen elleriyle bir sigara yaktı
Boynu vurulmuş başaklar gibi
göğe savurdu nefesini.
Yol gitmiş
yolcu halâ Haydarpaşa Gar’ındaydı.
Oyup yaralarını
geçerken içinden yelkovan kuşları.
Birikti alnında öldürdüğü yılları.
Astı dudaklarını kör bir şarkıya
derinlerinde ’’ah’’ların ülkesi kanadı.
Sevgi bu dünyada
bir resim arkasına düşülen not kadardı.
Kara bir trenin uğultusuydu
şimdi kulaklarında
nuzüllü ağrıları yaratan
Sis bulutunun içinde
Hatıraları topa tutan.
Yağmur damlalarını
yolladıkça bulutlara
Gurbeti gözlerinden akıtan.
Gezgin sözcükler
takıldıkça boğazına.
Kirlenmiş sayıklamaları
bir masalda aklayan.
Ferdaca
5.0
100% (25)