Bir fiili
sevmek için düşmedim ben bu yola
Bir nefsi doyurmak için bakmadım hiç gözlerine
bir acıya yara bandı olasın diye değil
sana sarılışım.
Evet
Tiananmen meydanın da tanklara karşı durur
gibi durdum
ellerinin karşısında.
Ellerimde bir kent biraz zaman ve dağlar.

Bir ölümün sonu
kaç gün ağlamak ise o kadar ağladım
Bu aşkın başı ve ortası
kaç kaburga kırığı
Hiç saymadım
el ve ayak parmaklarım yetmezdi buna.

Üç günde sevmedim seni
Üç ayda sevmedim
Kaldıramayacağım yük hiç saymadım
biraz korktum evet
birazdan biraz belki de.
Birazdan biraz
az gittik
uz gittik
Bir masalı iliştirdik yakamıza

Ben
bir sanrı olabilirim göğüs kafesinde bu kabul
Bir sızı olabilirim buda kabul
olduğum bunca şey
ve
olamadığım bunca şey
Olduğun
ve
olamadığın
her şey ile beraber bir ömür ediyor
fark etmeden.

Şimdi ben
tutup
nasıl inkar ederim içimde büyümüş bu şehri
evlerini
apartmanlarını
sokaklarını
ve
caddelerini.

Şarkıda dediği gibi.
"Belki sende bir gün, geçersin diye köprülerimden
yakıp yıkamıyorum."
Benim en afili iyikim olmayı nasıl
başarıyorsun
her seferinde

D
i
l
i
m
Döndüğünce kanım akıyor düşlerime
Ellerini ver
ellerimiz olsun.
Yüzüne götürme
ellerimiz göğe doğru uzansın
yakınsak cümleleri unut
yanan cümleleri unut
ellerin değmiyorsa içime
ellerim değmiyorsa içine
Dokunma
Dokunmam etine.

Şiire lafım yok
kimseye lafım yok
Orada durma/ durum bir eylemi hatırlatıyor
Ve eylemler
Eylemlerimi sızlatıyor.


Seslen bana
bağır
kız
kır
kırıl.

Seslen bana kendi sesinle
saklanma çık
at yüzünden o ifadeyi
Yağmur yağsa ne fark eder
Bırakalım artık
hep başkalarında aradığımız masumiyetin hesabını tutmayı

Hadi beraber
Bir günah
büyütelim
kirlenen şeylere ihtiyacımız yok
gerekirse en güzel biz kirleniriz.
Bir kumar masasında
Bir pavyon duvarında
Bir intihar mahallinde hatta.

Bir aşkın provası değil bu şiir
Veyahut
Provokatif söylemler içermiyor.

Bu benim içim
ne az ne çok.

Benim azlığım yada çokluğum olma
Yeri geldiğinde bir somun ekmek
Su
Ve
Tuz ol.