2
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
733
Okunma
Engin mesafelerin narin kanatlarıyla uçan günlere ürperir sesim
Gül sessizliği bahçenin nadasa alınmış uykusunda
Ağlayan sırrın tarihini gülümsüyorum
Uykusuz gecelerimi kemiren yüzünün çarkında her lahza
Ruhunu bölüşürken yalnızlığımla
Rüzgarlara karışan derbeder bir kent gibiyim
Sen benden sor varlığını
Sesini
Renkleri
Ve
Can kırıklarını
Bir gece daha biterken
Açık pencerelere hep yağmur yağar sevgilim
içimin nehirlerinde ay’a asılı gölgeler çocuk çığlığı
Anlıyor musun karanlığın da ıslık olduğunu
Şu sokaklara..
Ahh iki gözümün damlasına çöreklenen özlem
Başucumda mum yanığı perdeler hangi hayali indirse ışığa
Sen orda uyanık başımda
Tıkır tıkır işleyen saat gibi
Öyle dokunaklı harfler dizerken tesbihe
ikindilere tahta masaları kurup aşkı fısıldayan/
Gizli bir nabızla toprağa ninni söyleyen/
Derinlerin buğusunda çiçeklerin bile uykusunu kaçıran biz’dik
Biz iki bakış arasında topuğumuza inen mesafe
Kimsenin bu uğultuyu bozamayacağı sarmaşık
Alnımızın çizgisinde baharı bekleyen kumrular gibiyiz sevgilim
Ellerimizde şiir demetleri söz olup düşerken
Her zamanki yerimizde kalbimizi dinleriz
Çünkü ruhun elemli mevsimlerinde
Asıl olandık
Ufka bak
Yağmur ince ince yağarken
Mavinin kalbinde kül kedisi
5.0
100% (9)