1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
3813
Okunma
“Kendine Koşmaktır Tren Garları”
İnsan hep kendine koşar, bir gece yarısı yahut sabaha karşı.
Hatırladığında birini bir zamanlar çok sevdiğini
Birinin çekip giderken çıkardığı sesi
Kendine yontulmuş bir ömrün içe dönük yüzünü anımsarken bile
İnsan hep kendine koşar.
Sararmış kelimelerden türeyen bir sözcüğe dönüştüğünde aşk,
Birileri gitmiş birileri yerini doldurmaya çalışmış gibi yaparak içer sabah çayını insan.
Geç kalmış gibidir her eve gelişi doğduğundan beri.
Gecesini gündüzüne katmış bir ananın mesuliyetiyle yumacak olsa da gözünü
Aslında insan hep kendine koşar biraz daha azalarak.
Sokağın başından bu yana söylenmemiş o kadar fazla gerçek vardır ki, bir an durup kendine anlatmakla geçecek zanneder bir ömrü.
Oysa insan, daha doğarken emanet etmiştir beyaz saçlarla bezenmiş bu ruhu
Daha doğarken sevmeye ve yitirilmeye şartlanmıştır sonu.
Ve insan asıl kendine geçiremez sözünü
Bu yüzdendir sabahların beşinden öğrendiği yalnızlıkla hep kendine koşar.
Biri, bir yerlerde tanrının çıtırtısını duymuş olsa da cennetten çok cehenneme inanarak doğurur çocuklarını insan.
Her ana belleğinde ölümü yontar, kendine döner, kendi içiyle hesaplaşır mütemadiyen.
bir başkasına eyvallah edemeyecek kadar güzel olsa da hayat
bir yerlerde sırtı bize dönük yetim bir çocuğun ahını almıştır mutlaka aynı kanı taşıdığımız düşman.
İnsan asıl bu yüzden hep kendine koşar tren garlarında bile.
Giderayak titreyen yaşlı elleriyle saçlarımızı okşasa da tanrı
Gidenin hesabını kalın bir defterde tutar aşk
Neden hep gelmeyecek olanın resmini taşır göğsünde,
Neden tüm hikayeler ayrılıkla bezenmiştir,
Ve neden iyiler hep kaybeder?
İnsan hep kendine koşar ve kendiyle hesaplaşır esasen
Eskimesin diye şeffaf naylonlara sardığı her fotoğraf
Gün olur balta vurur yüreğine
Gidenin el yazsını saklar evinin bir köşesinde
Duaymış gibi inandığı her şey yıkıldığında üzerine
İnsan anlar, kendine koştuğunu sonunda
Ve anlar ki saklanmaz aslında gidenden kalan hiçbir şey.
Filiz Punar
5.0
100% (7)