1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
510
Okunma
Yaramaz aşkından başka, vesileye hiçbir olay;
Her şey vesiledir aşka, olmasa da kula kolay;
Kolay olan olur laçka; aşk en sıkısından olay,
Kolay olmamasından başka, tadı bambaşka bir olay!...
Öyle olmasından dolayı, değerli olmuş mübarek.
Kim ki, seve Hakk’tan gayri; onda görmüş ola Hakk’ı;
Gayride takılsa gayri, fark etmez bile o Hakk’ı;
Oysa, aynaydı apayrı… yansıtmaktı işi, Hakk’ı;
Eh, hâlvet değildir gayri; hep hasrettir onun hakkı;
Bilmediğinden farkı, musîbet olmuş mübarek.
Halbuki Hakk, onu ayna kılmıştı ona, sev diye;
Aksettirmişti boyuna ona, aşkından hediye;
Oysa gelir o, oyuna; sever boyuna, yâr bu diye…
Oysa yâr Hakk’en kuluna, şaşırır aşk bu mu? diye;
Çevrilir nankör kediye; vesile olmuş mübarek.
Halbuki Hakk’a vesîle, aşk ola aşkından a’lâ;
İnlerken âh..! sesiyle, şevk ola şevklerden a’lâ;
Bağırsa tüm nefesiyle, meşk ola meşklerden a’lâ;
Hakk’a erme hevesiyle, sevk ola sevklerden a’lâ,
Zevk ola zevklerden a’lâ; zevkini vermiş mübarek.
Aşktan ölme şehâdeti, aşkı nihân ile mümkin;
Aşkı şayân sehâveti kılmaz hiçbir âşık mü’min;
Aşığın şudur ki âdeti, yana yana eder telvîn;
Telvîni pişirir gayreti; apak olur, bulur temkîn;
Temkinsiz vuslat, nâ mümkin; imkânı vermiş mübarek.
ALİ, kazır da gönlüne aşkını Hakk’ın Nûrundan,
Hâl-i hazırda ölüme hazır mı aşkın nârından?
Deyip, girer ölü rolüne, tâ yeteri kadarından,
Tâ hakiki ölümüne kadar öyle kaldığından…
Sevdâ olur yandığından; sıcak gelmiş mübarek.
5.0
100% (1)