Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
ali mehmet türkoğlu
ali mehmet türkoğlu

YARATANDAN ÖTÜRÜ...

Yorum

YARATANDAN ÖTÜRÜ...

( 2 kişi )

2

Yorum

4

Beğeni

5,0

Puan

971

Okunma

YARATANDAN ÖTÜRÜ...

Yaratandan ötürü yaratılanı sevmek,
Yaratanına götürü âdetleri kadar demek;
Yaratılanlar bir türlü götürür yaratanına,
Ama yaratan her türlü tür vermiş yaratılana;
Yaratılan türlü türlü olsa da, götürür bir türlü,
Bu da “Oku!”da örtülü; oku da oku her türlü…
Aşk olsun o okuyana, bu bir tür Alfe-be demek...
Okuyanı okutana bu okumaklık götürü.

Bilebil Elifi Bê ile, Bê’ yi de o “Oku!” daki
ilm denilen metâ’ ile; onsekizbin okuldaki
âlem denen detay ile düşün düşün, hoştur işin;
Düşünmeyip, hata ile gaflet etsen boştur işin;
Hoş iş aşktır Hudâ ile, fenâ denen edâ ile,
Canı ona fedâ ile; aşk seyfinde ceydâ ile
Uzandığında hoştur işin; bak keyfine ukbâdaki
Meyvesine bu erişin, tâ tadına şeydâ ile.

Doy tadına sevdâ ile o demde yansa da canın;
Sevdân yoksa Hudâ ile, o demde çıksa da canın
Tûba ağacına cudâ ile, dalları ıraktır sana,
Olmak seyr-i Hudâ ile halleri firâktır sana;
Eller olur Hudâ ile, sen cüdâ ile, olur mu?
Olanlarda cüdâ ile, berhudâr hâli olur mu?
Fedâ ile ola edâ o cânâna tatlı canın;
O cânânın Hudâ, sana yârken bu canın durur mu?

Cânân heyecânı ile malvetini bitiriverir
Can atar cânânı ile, halvetini getiriverir;
Hemen makberdeyken bile alır cinân kokusunu
O cinân kokusu ile koklar cânân kokusunu
Cinân bile cânân ile kokar, bilmek gerek aslında
Onu can bilemez bile ikinci malvet vaslında
Ortalığın kokusunu alınca deliriverir
Anlar yârdan olduğunu koklarken halvet faslında.

Ucu şu dem o reyhânın, yanık kokusudur tende
Dumanı vardır yananın, iyi bakın, bedeninde
Vech-i âşıkta, inanın şebnemidir hep ter gibi
Bulaşan fem-i âşığın, neşvesiyle hep yer gibi…
Yaptığında o âşığın, çeşmî giryânla karışık
Yuttuğunda, o ataşın hararetine alışık;
Elhamdülillâââh… der gibi inlemeler kıldı bende;
Yaktı beni ciğer gibi, kara kömür gibi, yaklaşık…

Buna deniyormuş sevdâ, karalığından, yaktığından…
Arada naz denen vedâ aralığından baktığından,
Uzanırmış hemen ceydâ aha vur diye cânâna,
Olmamak çün ondan cüdâ, daha da vur diye cana;
Zaten aşktan vurulmuşa vuramaz seyf onun gibi,
Acı ile yoğrulmuşa olamaz keyf onun gibi;
Nedir bu firâk bu cana diye nice yandığından,
Gözünden de yaş aktığından, bulamaz keyf onun gibi.

Bulacak ama cinânda ondan a’lâ cemâliyle,
Olacak ind-i cânânda seyr-i cemâl ahvâliyle;
Dön can, rabbin cânânına! râzıca hâlde o-l rûzda…
Dediğinde cânân cana, o ahvâlde oluruz da…
Buluruz canı cinânda cânânıyla kılmak için;
Can, cânânın demek ise, cânânla olmamak niçin?
İnşeallâh oluruz da ondan cinân malvetiyle,
Uzz’da cânân halvetiyle hep sıçrayıp durmak için.

Medâr-i cezbeymiş o dem ehl-i îmân ben-i âdem’e
Mevlâ’yı sevmekmiş bu dem o cezbeden ilk kademe;
Ya nâr-i cehîmde o dem nâr, ya nâr-i aşkta bu dem;
Yanmayan nâr-i aşkta bu dem, yanar nâri cehîmde o dem;
Nâr beğen ey ben-i âdem iki nârdan! Aklın varsa
Nâr-i aşkı beğen, madem yaratanın sana yârsa;
Onu yâr bilmeyen, bu dem olsa bin canla idâme,
Yanar kademe kademe, her yanını deryâ sarsa.

Na’palım? Nefs serkeş kalmış, ama sev der bana gönül;
Nefsim Leylâ peşine dalmış; Mevlâ peşineyse, gönül;
Nefsim gönülle dalaşmış; gönül gâlib, hele şükür…
Dedim gönlüme: Kudurmuş nefsime şöyle bir tükür,
Aklı başına gelsin hele bir… Âkil işi sevmek imiş
Allâh’ı sevsin dedim bir; sevmek de bu sevmek imiş
Nefsim emmâreyse de , şükür, Allah’ı seven gönül;
Sevince aldı bir ödül, o da hep sevilmek imiş.

Yasak konulsa seven çün cennetin sekizine de
Kilit vurulsa bâbına cehennemin yedisine de,
Tutulmayacak ıkâbına sevmeyenleri Mevlâ’nın,
Cezâsı yok tamamına gönül vermenin Leylâ’nın…
Denilse de, tamaına kapılmam Mevlâ’m tek yârken
Bir can cânân olmaz cana, bu canım Hakk’a yanarken;
Cihân denen züleyhanın Yûsuf değilsek gözünde,
Cânân sanıp, koşturmanın anlamı neydi kaçarken?

Canı nâ cânân Züleyha, görmüş Yûsuf’da cânânı
Demiş, heyte lek, gel, ey ha…! Karıştırmış canla cânânı;
Mefarr kılmış kenânı ha Yûsuf da, …düşmüş zindana
Ancak can olan züleyha nâ cânânının inadına.
Züleyha dahil her Leylâ, can Yûsuf’dan geçememiş
Bilememiş, cânân Mevlâ; candan cânânı seçememiş
Geçememiş hak cânâna, düşünürken has canını;
Geçince candan, bu kez de cânândan canı seçememiş.

Geçmiş cânâna o canı kullanarak tam deminde,
Ezerek biraz o canı, canı çün taht-ı kademinde;
Dar etse de bin Kenan’ı o cana cânân bu diye,
Bildi mi aceb o canı, cânâna salan bu diye?
Cânândan geri kalanı, can Yûsuf’uysa da bilmez
Bilse bile de o canı, çağırdığında tam gelmez
Gelse de isteksiz gele, bahâne eder şu, bu... diye
Benim sevdiğim Hû diye, eski Züleyha gibi sevmez.

Eskiden kovalıyordu onu cânân sandığından
Şimdi de oyalıyordu Hakk cânâna yandığından;
Sevgisi çoğalıyordu cânâna, unuttukça canı
Canı hep unutuyordu hatırladıkça cânânı;
Can, bir mi’râc oluyordu cânâna bin neşve ile
Baştan sevseydim diyordu cânânı, bin keşke ile;
Can Yûsuf’tan oluyordu Hakk aşkını tattığından,
Vazgeçti can Yûsuf’undan, cânânı iyi seçme ile.

Belki de nice ağladı iki göz-iki çeşme ile
Önceleri hep aldandı hep canlara ilişme ile;
Candan cânâna sağladı geçmeleri, andığından
Kenan’a haber yolladı, canı cânân sandığından;
Önce cana yandığından, cânân dururken en yakîn
Duyulmadı bandığından böylesi aşka tiryâkin
Aldı aşk istidâdından rûhta bir gelişme ile;
Ol cana ilişme ile oldu cânâna pür yakîn.

Cânândan firâk, mazhar-ı nâr ki, cehennem türünde;
Firâk nasılmış âşikar, cehennemi bir görün de…!...
Anlarsınız bu firâklar firâkının dehşetini,
Hem de en dehşet duraklar durağının vahşetini;
Ama, ne vahşet…! Besbeter…! Yakmağa nice ğarâmâ…
Hakk’a firâkından başlar, hiç ırağında arama,
Kim ki harâma ğarâmâ, hayat sürerken ömründe,
Yandı demek öbüründe, hiç de kurtuluş arama.

Firâkını ırak et ki, ırağını yakın ede;
Yakîn cânândır hep cana, can cânâna akın ede;
Sakın etme hiçbir canı cânânından, yazık ola
Canı cânânından edene cehennem azık ola;
Azıcık olmaz, çok ola, bol ola, bundan uzak dur!
Uzak durmazsan yol ola buradan nâra, tuzak kur;
Tuzak, ballandırmaktır canı aşk ile; yakın ede;
Canlar kızaktır, canı cânâna kaydırır, kızak vur.

Gayya imiş hep oralar, Yûsuf’u da atsalar da
Canı onun cânân çün atar, yaban ele satsalar da;
Hem yaban el, hem yaman el; ellerde ne eller varmış…!
Hem kapan el, hem satan el, hem el atan eller varmış;
Allâh’ın eli en üstte; el atan, etse de gayret
Köleye köle olmuş melîke, melik’e rağmen, hayret…!...
Melîke melikin değil, köleyi zindana tıksalar da
Çok Leylâ, karşı çıksalar da, Mevlâ neyler, bak, seyret…!...

Kuruldu Yûsuf’a Kenan ellerinde çifte tuzak
Biri kuyuda pek yakın, öbürü kuyudan uzak;
İlki, yılandır dil uzatan çıngırdaklı türünde,
Öbürü, yalandır dil uzatan, fingirdekli türünde;
Şükür çıngırdaklısından kurtuldu, izn verdi Mevlâ,
Fingirdeklisinden çekti, ismi Züleyha, kendi Leylâ,
İşi mümâzeka, dişi kişi, elinden gelen mazak,
Ne gömlek dinler, ne kazak…Esirgesin yüce Mevlâ.

Canına can attığı çün, zindanından bir bıraktı…!...
Pir bırakmadı; aşkı çün melikeliği bıraktı;
Hiç candan cânân olur mu, can feleğin çarkındayken?
Gayri, cânânı bulur mu can, başka can derdindeyken?
Kenan, dişdi çark-ı feleğe; Yûsuf’a, takvâsı yağı;
Benzese de huy meleğe, çizdirdi libâsı bayağı…!...
Libâs mazık, yola devâm… Kuyu, zindan, taht… duraktı;
Yûsuf hepsini bıraktı kaptırmadan eli-ayağı…

Kurulmuş kurban pazarı Kenan ellerinde, candan,
Eller kurban derdinde, kurban can derdinde, ondan;
Ama can, cânân derdinde, çün can atar hep cânâna;
Can böyle atılır, önce kuyuya, sonra zindâna…
Visâl, firâk ile lezîz de ondan firâk vardır biraz
Önce ırak, sonra firâk, yani durak vardır biraz;
Bu biraz da nazdır cana, aşkın özü olduğundan;
Cânândan cana imtihâna,yapmamak gerek i’tirâz;
ALİ’ye yapın i’tirâz, şaşkın sözü olduğundan...

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (2)

5.0

100% (2)

Yaratandan ötürü... Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Yaratandan ötürü... şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YARATANDAN ÖTÜRÜ... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
robinson7575
robinson7575, @robinson7575
25.5.2019 01:29:36
saygi deger gonul dostu guzel siirinizi cani gonulden kutlar siirlerinizde ve siirlerimizde gorusmek dilegiyle sevgiyle kalin
erbensalim
erbensalim, @erbensalim
24.5.2019 21:22:03



insanın yüreğine bir şeyler anlatıyor
bir şeyler hatırlatıp yaşatıyor kutlarım
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL