3
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1730
Okunma
seni aradım bütün yıkılma sanatlarında
belki de hep karşımdaydın ama yoktun görünürde
bütün altüst oluşlarından geçtim tarihin
hafızanın yasaklı şehirlerinde sordum seni
ipuçları getirdi senden ıslık çalamayan çocuklar
bir virgül kelebeği;
onu izlememi söyledi tam arkamı dönüp giderken
yola çıkmıştım bir kere hüzün ülkesinden
rüyadan rüyaya uçup duruyordum kiralık kanatlarla
alçaklığın tarihini yazanlara “hayır” diyenlerin arasında aradım seni
sessizlerin seyahatine katılmıştın
hata veriyordum yumruğum anlam kazandıkça
hata veriyordum, adım erroriste çıkmıştı
resmini gösterdim anımsama işçilerine
uzun uzun bakıp “onu hiç görmedik” dediler
tren mezarlığında vagonlarla konuştum feodalizm uykudayken
bitişik yazılan yürekler-de oradaydı
“de” henüz dahi anlamında kullanılmıyordu
bir ara sesini duyar gibi oldum yetmişlerdeydi
oraya koştum
idam gri bir ülkenin başkentiydi
sonra ikibinler:
insanların uyku arabasına bindiği
ve bu gün gittikçe kalabalıklaşan o büyük araba
gökten eski evlerin üstüne dev bir kaya sarkmıştı
“bu ne?” dedim
“boşluğun metropolü” dediler
bozgun bakışlılar sokağına girdim aklımda “sarılmak” fiili
üstümde “zaman, annem ve öteki şeyler”
ellerimi gördüm orada savunmasız;
ellerim bilek güreşi yapıyordu devletle
orada da seni aradım, orada düşlerin grevinde
yere yatırılmış sözcükler meydanında
bu kez yenilgiyi uzun tutmuştum
bu kez sadece bekledim, bekleyişin kökenine indim
ki bize oturmaya gelecek bekleyiş diktatörlüğü
belki yanında bir günbatımıyla gelirsin diye bakındım
ve belki bir çiçek dolaşmaya çıkmıştır dışarıda
bir çiçek o saatlerde kokuların kaptanıdır
5.0
100% (8)