7
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
1724
Okunma

an geldi
nefeste tazelendi ses.
sözler taze bir yağmur olup düştü .
adımlar farklı,
öfkeler farklı
uçuyordu bir an için rüzgarda.
büyüleyiciydi
uzaklara doğru ümitsizce yürürken
en ince sancıları gergef gibi ördü o an
kalbin en ince yaralarına tabip ihtimamıyla dokundu
ilmek ilmek dokudu
göğsünde ki eşsiz ağrıları
onurlu yolculuğun adını fısıldadı
ve kapı kimseye kapanmasın diye
en son araladığında
lacivert duygular körükledi gecenin kor vaktine
kısa ve öz, duru ve diri
yangınların öfkesini söndürdü elinden geldiğince
göğün en yakın yıldızına dokundu sihirli asayla
kırık hecelerini yapıştırdı o an ıslak yaşlarınla
ısıttığı hazan misali uykularda
uyudu uyuyabildiğince
hücrelerinde aşk
içinde düşler
pusulanın ibresi kör dehlizlere gidip gelirken
bir kırlangıcın kanadında kanadı seher vakti
zerrelere dönüştü o an
kalabalıklardan uzağa
hazların taşrasına
rahatlıkların koynuna
yedi renk kanatlı bir kelebekti artık
açtı
inceldi
çırpındı
yokluğun kozasından sıyrılıyordu
önünden yırtılıyordu gömleği
yanan bir meşaleydi artık yalnız mahzenlerde
asil bir isyan yazılıyordu alnına o an
öylesine soğuk
öylesine derin
kaç kez kızıl yapraklı kestane ağacının altında
kızılca açmıştı ufuk
kaç kez
ırmaklara buluttu
yağmurlara sabahtı
resimlere aynaydı
mevsimlere rüzgardı o an
neden hala bu kadar uzaklarda
neden hala bu kadar sessizdi
rüyalara yağdığı gibi upuzun
her yer bembeyazdı
her an karbeyazı
reyhan bağının nergisleri kadar ıstıraplı
bazen tavan yapan bir hüzün
bazen yarım kalan bir hikaye
dökülüyordu o an… koca coğrafyaya
irili ufaklı kuru yapraklar
med- cezir etkisiyle
onca çırpınmalar
onca vurgunlar
*
redfer