7
Yorum
52
Beğeni
4,9
Puan
1741
Okunma


Tüm dillerde sarsak uğultusu bulutların
Aynıdır cam önleri.
Zamanla yadırgamadan hiç sitemsiz...
Durur kıyında güneş kadavrası.
Ellerinsiz diken doldurmak kalır ceplerine
Ve çatlamış saksılarında yağmur yetiştirirsin
Gül yerine...
Yaşamak biraz da insanın ağır ağır
kendi içine eskimesi.
Bir uzunçalar yağız omuzlarını yitirdiğim yer.
İnce ince kanaması bir uktenin
Bir daha asla açmamış temmuz dalı
Lepiska saçları kesilince gençliğimin
Vakitsiz ve esnek katman hüzünlerle
Yüz vurmuşuz yüz yörüngesiz
Yürek sarkacımızın ucunda halâ o ağrılı iz
Aşk işte bizim ince kıyım çiğnenmiş yanımız
Ölümlü olamanın yüzü biraz da
Ayna derinliğimiz.
Kuşkusuz ucun sonunda asılı
Kefenin cebi yok!
Neyi götürür ki örtüsü toprak olan
Ne kalır mesane ağrısı bir ömürden başka
Toprağın berisinde durana
Bir habis tükeniş ve kan
Kisbesini tutan nedir onun
Ellerin de yok...!
5.0
97% (34)
1.0
3% (1)