1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1208
Okunma
gök; irin yağdırıyor yer yüzüne
açık kalıyor yaram hastahanelerin acil bölümünde
bir kız çocuğunun yarası gibi yanıyor içim.
biliyorum
berbat
bir şiirde bu kadar kanama
çok
(belki de sezeryanla almak gerekir bu hayatı)
-olmayan bütün kapıları çaldım.
pastel boya kokulu bir sürü düş
düşerken dünyanın çıplaklığına,
sen bana patates kızartırdın Mersin’de
başaklar sarardı Kurtalan’da.
ve her ağaçta bir çocuk ölürdü.
ben çok çocuk ölüsü gördüm.
gördükçe koştum.
bir at gibi koştum.
bahçemdeki kiraz ağ/acına çaput bağlayıp gelmeni bekledim.
hiç bir kelimenin haysiyetini incitmeden şiirler bağışladım tapınaklara.
ama bir savaşın ortasında protez bacaklarımla beni yalnız bıraktın
bütün menekşeler savruldu.
bir boks ringi sanmıştın sen hayatı, yen demiştin
Yenildim.
hatta ilk yumrukta yenildim.
her hangi bir eylül sabahı üstlendi suçumu.
bir kış masalı evlat edindi düşümü
o gün bu gündür çok üşürüm sevgili.
hayat en çok hangimizi sevdi sevgili
"senin anne olma hayalini mi
annemin ölme ihtimalini mi"
gel desem
şimdi gözlerini kapatıp tekmil bütün korkuların yüzüne tükürelim.
önce sen
sonra ben
dudaklarının kenar mahallesinde bir gecekonduya konup
içinde hükumsüz bir hikaye gibi yaşayalım üstelik takvimsiz, zamansız, imlasız.
biliyorum gözlerini kapatıyorsun Beyrut gibi
ve ben tanıksızca ölüyorum.
sınırsız kalıyorum bir atlasın ortasında.
araya okyanuslar giriyor üstelik tarifesiz trenler de yok.
kesiliyor sana gelen makaslar.
burdaki yapraklar umursamıyor gülüşünü
ben umursuyorum.
pynst.
5.0
100% (3)