Ey! Karanlık Sor hele Eyüp Sultan’da Yatan ermiş (!) kişiye Dirilse gelse Ağacın dili olsa konuşsa Çaput bağlayıp ilenen size Bir yudum su gibi dilenen size Tükürmezler mi hiç yüzünüze
Hangi büstte gördünüz yakılmış bir mum Kim bağlamış dileğini bir ipe Mozole önünde De, hele! Ulan, yavşak soyları Biz mi diziliyoruz el açıp mezarlar önünde Oğlumuza iş, kızımıza eş Kendimize bol bol ihsan Dileye dileye Din/eliyoruz.
Yedi cüce ile yatmış pamuk prenses Arap masalının yeni baharı Vermişler eline baltayı Sanki tarihi ortasından yaracak Ben biliyorum sana ne lazım Ne yarayacak
Demesem de anlarsınız Biz bizi biliriz Zira sizin tek derdiniz Bademleme Olmadı Kabaklama En iyi ihtimal ile Çocuk yaşta nikâhlama
Yarasalar sevmezler aydınlığı Görünür ruhlarının kiri pası Yaranmış size tarih boyunca Kim sokmuşsa derine kazığı
Atam geldi, İnsana benzediniz Gel başıma taç ol Kendine efendi Yönetelim ve yürüyelim Beraber yan yana Bu topraklarda Demesi size yaramadı Kul geldiniz, kul gideceksiniz.
Siz cübbelinin elini yalayın Her yemekten sonra Bir de kıçını yalayın Şeyhinizin Tapının önündeki çubuğuna
Yobaz beyinleriniz Daima erektil Asansörle bile halvet olan Siz değil misiniz? Karısını, kızını Şeyhe sunan gavatlar.
Biz tertemiz alnımızla uzatırız göklere başımızı Aracısız isteriz bağışlanmamızı.
Ant olsun ki! Taşırız sonsuza dek o bir tek naaşı. Her omuzda yükselir ATATÜRK ve Hatırası.
Bizim tek derdimiz, Cumhuriyet ve Vatan Almıyoruz sizler gibi tarikattan maaşı.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gönül dostu; Şiirimi okuduğunuz veya okuyacağınız için teşekkürler… Şiir yaşam biçimimizdir… ...........................................Saygı ve selamlar..
Klise sizi kandırıyor --Benim bir hayalim var dedi-- Kliseyi protesto etti Katledildi! Martin luther king.
Dünya insanlarını yönetmenin en etkin iki yönteminden ilkidir "din" digeri de cehalet.
Hatırlarsak bir bakan şöyle demişti "eğitim seviyesi yüksek olan bölgelerden oy alamiyoruz"
izmirli degilim... Ama izmiri, izmirli kadar bilmek gerektiğini bilen biriyim.
KRAMER PALAS
Atatürk İzmir’e girdikten sonra üzerinde sivil elbise, bir kaç arkadaşıyla Kramer Palas Oteli’ne gelirler. Salona girerlerken, Rum bir garson dikilir! “Yerimiz yoktur efendim” der. Mustafa Kemal, “Canım şöyle bir köşeye sığışsaydık...” Bozuk Türkçesi ile garson direnir. “Mümkünsüzdür efendim yerimiz yoktur...” O sırada müşterilerden biri onu tanır, “Mustafa Kemal Paşa!” diye bağırınca herkes fırlar alkışlar, çığlıklar yükselir. Bu sefer aynı Rum garson: “Emriniz paşam!...” diye sorar. Gazi, garsona: “Kral Kostantin İzmir’e geldiği zaman buraya oturup bir kadeh rakı içti mi?” diye sorar. “Hayır Paşa efendimiz.” “Yazık” der Mustafa Kemal, “Öyleyse neden İzmir’i almak istemiş” diye ilave eder.
Yürekten tebrik ediyorum deniz hanim
Ayrıca Denizler okyanus olmalı Cehalete karşı durmalı gari
Âlemsin Sevgili Deniz!.. Eleştirin bile mizah zekasıyla başlıyor… Hikayede güldüm, şiirde çok hüzünlendim ve düşündüm…
‘Kişiyi nasıl bilirsin?’… ‘kendim gibi!...’ Yaptıklarını beklemelerinden daha doğal ne olabilir… Herkesin yapacağı yaptığıyla ölçülür çünkü… özellikle düşünemeyenler, biat edenler için kaçınılmazdır bu sonuç...
‘korku kültürü’ gün gelip o duyguyu alt edinceye kadardır ve er geç aşılır o eşik!... Başlık bu göndermeyi çok başarılı yapmış…
Duyarlılığını ve güçlü kalemini kutlarım Sevgili Deniz!...
Serap IRKÖRÜCÜ tarafından 11/14/2018 8:19:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ant olsun ki! Taşırız sonsuza dek o bir tek naaşı. Her omuzda yükselir ATATÜRK ve Hatırası.
Bizim tek derdimiz, Cumhuriyet ve Vatan Almıyoruz sizler gibi tarikattan maaşı.
Bize bütün dünya'da saygınlık kazandıran,aklımızı kullanıp,onurlu insanlar olmamızı sağlayan ATATÜRK'ü aşağılayan alim pozlu,ukala tavırlı zır cahilleri her gün halkın karşısına diken televizyonlardan ve gazetelerden gına geldi. Cehalet tüm fenalıkların anasıdır.Uğursuz ve karanlık bir hava çökmüş üstüne işgal altındaki memleketimizin.Yunanlıların ,Türklere sadece harabe ve mezarlık bırakmak istediklerinin apaçık göstergesiydi Uşak yangını da.Muazzam bir mangala dönmüş durumunu hiç bir kalem o sahnenin dehşetini anlatamayacak. Kaçan yunan birlikleri tarafından yapılan vahşi barbarlıklar,yangınlar,cinayetler, çocuk ve kadın katliamı,alçaklık ve her türlü dehşetide.Kurtuluş savaşımızın ne kadar zorlu dönemde,ne kadar güç şartlar ve imkansızlar altında kazanıldığını, tarih bilgisi zayıf olanlar "iki ayyaş"gibisinden yakışıksız sözlerle küçümseye- biliyorlar.Türk ordularının baş komutanı ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK; azmi,kararlılığı,yenilmezliği,milli birlik ve beraberlik ruhunu canlandıran komutan ve devlet adamı Türk ulusunu istiklaline kavuşturmuştur.Ne kadar minnet duysak,ne kadar büyük şükranla ansak azdır.ATATÜRK ve Cumhuriyet sevgimiz hiç tükenmedi,tükenmeyecek. ATATÜRK Cumhuriyetini yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.İzmir'in asi ve aydın kızı size çok yakışmış alnı öpülesi şiiriniz.Tek bir şey söyleyeceğim harikaydın. Tebriklerim,sevgim ve selamımla.
ayna icat edileli çok oldu... yüreğine güvenen baksın... aynada kendini göremeyecek olan siluetsizler ise önce birbirlerine baksın sonrada şiire..okusunlar bir daha hatta anlayana kadar defalarca okusunlar...
Önce şiirin hikayesine yazayım! Evet Maalesef o baltayla büstü kırmaya çabalayan bazılarının çok sevip neredeyse sevgilerinden koyunlarına alacakları Suriyeli itin bence yetmez ama evet sapı müsait yerine gitsin şerefsizin...!!!
Ve ben şiirin her mısrasında uygun adım ilerlerken Bu Geçmişine vatanına ve atasına ihanet içinde olanlara haklı bir başkaldırı ve sorgulama şiirinde bu ülkenin ekmeğini yiyip suyunu içen herkesin içinde duyumsanan acının bir kalemden yola çıkan hüznünü ve isyanını derinlerimde hissettim "Ant olsun ki! Taşırız sonsuza dek o bir tek naaşı. Her omuzda yükselir ATATÜRK ve Hatırası"
Ant olsun...! Ne Arap kıçı yalayacağız ne de boyun eğeceğiz Türk oğlu Türküz ölene dek Türk kalacağız ATAMIZIN İzinde...
Yürekten tebrik ederim sevgili şair Duygularıma tercüman olmuş bu şiir Emeğine Atatürk ve vatan sevgisiyle yanan yüreğine bin selam olsun
BU "ADAM"I NASIL SEV(E)MİYORSUNUZ? Ağva'ya bağlı Çanaklı Köyü'nün kadınlarını bir araya toplayıp anadan doğma kalana kadar soydular. Çırılçıplak halde kocalarının katledilişini izlemeye zorlanan kadınlar, sonrasında toplu tecavüze uğradılar. Küpelerini almak için kulakları, bileziklerini almak için bilekleri, yüzüklerini almak için parmakları kesildi; acıyla kıvranarak can verdiler. Ateşe verilen Hacı İsmail Köyü ve erkekleri iple bağlanıp yatırılarak kurbanlık koyun gibi kesilen Karadere Köyü'nün kadınlarına tecavüz ettiler. İmranlar Köyü'nde, ırzlarına geçmek üzere bütün kadınları bir eve topladılar; kendilerini korumaya çalışanları lime lime doğradılar. Tekkeler Köyü'nde bacaklarından asılan on beş genç kızı, insan aklının alamayacağı işkenceler yaparak öldürdüler. Karamandıra Köyü'nde yağmaya direnen Hacı Mustafa'yı kurşuna dizip karısının ve kızının ırzına geçtiler. Irzına geçtikleri kızı, yaraladıkları bir ata bağladılar, at can havliyle oradan oraya koştukça kız parçalara ayrıldı. Çınarcık'ta, erkek çocukları, annelerine tecavüz etmeye zorladılar. Yaptıramayınca hepsini süngülediler. Kadınların karınlarını yarıp, kundaktaki bebekleri yardıkları karınlarına gömdüler. İzmir rıhtımında eşlerinden veya oğullarından haber bekleyen kadınların çarşaflarını yırttılar, hakaret ederek yerlerde sürüklediler... Maraş'ta, hamamdan çıkan kadınlara sarkıntılık yaptılar, peçelerini yırttılar... Karacaali'de, köyün kadınlarına kocalarının gözleri önünde tecavüz edip kurşuna dizdiler. Bu satırlar Hâkimiyeti Millîye'den: "Yunanlıların kadınlara ve kızlara yaptıkları tecavüz, üzerinden yüzyıllar geçse, kendilerini Türklere affettirmek için her şeyi yapsalar, bunu başaramazlar. Binlerce masum kız Yunanlıların eline düşmektense, kurşunla, süngüyle, ateşle ölümü tercih etmişlerdir." İkna olmayan, "resmî tarih(!)"in parçası bulan, inanmayanlar için, bu satırlar da bizatihi işgalciler, işkenceciler, tecavüzcülerle soydaş olan yabancı bir "kadın" gazeteci Berthe G. Gaulis'den: "Bilecik bir felaket ve acılar diyarı... Henüz dumanı tüten taş yığınları altında kim bilir ne kadar insan cesedi yatıyor... Tecavüze uğramamış genç kız veya kadın kalmamış... Biraz ötede, kızını kurtarmak isterken, kafasına taşla vurularak öldürülmüş bir ihtiyarın mezarı..." Belki de bu nedenle, yani "işgal"in ne demek olduğunu en önce, en çok ve en fena biçimde onlar anladığı için, Türk Kurtuluş Savaşı'nın, Millî Mücadele'nin, Kuvayı Millîye'nin -yahut siz nasıl anıyorsanız o direniş günlerinin- "büyük hainleri" arasında bir tek "Türk kadını" yoktur! Onlar o sırada "hainlere" karşı yazılacak bir "destan"ın ön sözünü inşa etmekle meşguldür! Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasının ardından "Mebuslar" teslim bayrağı çekerken gazetelere yolladıkları "Millî haklarımızı ve ismetimizi koruyacak hükümet ve erkek yoksa, biz varız" ilanlarıyla eli silah tutan Türk erkeklerine tarihî bir ders verirler mesela! TBMM başkanlığına gönderdikleri, "Erkekler vazifesini yapmayacak, dinlerini ve vatanlarını, zevce ve hemşirelerini muhafaza etmeyecek kadar aciz ve ilgisiz iseler, düşmana karşı koymak için bize izin versinler. Yalnız topraklara gömerek paslandırdıkları silahları bize versinler. Irzımızı, namusumuzu, iffet ve ismetimizi biz kendi ellerimizle müdafaa edeceğiz" dilekçesiyle, vatan savunmasından kaçanları, yüzlerine tükürmekten beter ederler! Sultanahmet'ten Kastamonu'ya, Üsküdar'dan Bursa'ya memleketin her yanında "biz kadınlar bu hak cihadında en önde olacağız" diye onlar haykırırlar! Bütün bunlar olur, sadece Anadolu'da değil, Türk kadınları mütareke İstanbul'unda da sarhoş işgalci askerlere meze olmaya, üstelik de "gönüllü meze!" olmaya zorlanırken, onların dramına, çığlık atsalar duyacakları mesafedeki "saray"ında oturan Vahdettin, "işgal güçleri hangi dinden ve milletten olursa olsun onlara Türk misafirperverliği gösterilmesini" buyurur... Atatürk ise, "düşman kaçarken, kadınlarınızı ve çocuklarınızı dağlara ve emin yerlere saklayınız" diye bildiri yayınlıyordur! Padişah, varlığını "Allah'tan sonra işgalci İngilizlere" emanet ediyorken, Mustafa Kemal kadınların sadece ırzını ve canını kurtarmakla değil, vatanı o mezalimden kurtarıp bağımsızlaştırmak ve onlardan doğacak kız çocuklarının, kız torunlarının yerlerde sürüklenmeyip omuzlarda yükseltileceği bir rejimin temellerini atıyordur! Hâl böyleyken... Başka hiç kimseye değil sözüm, bu ülkenin Atatürk'e hakareti, Cumhuriyet'le savaşı marifet sayan kadınlarına bugün; Siz, nasıl yapabiliyorsunuz? Nasıl oluyor da, böyle bir "ADAM"ı sev(e)miyorsunuz?
çok Mislüman pek Mislüman sen türbeye gider mum yakar zengin koca istersin yatan mevtadan ki kendine hayrı yoktur o yaptığın putperestlik olmuyor da onun sayesinde ona sövebilme özgürlüğüne kavuştuğun adama saygı duruşunda fatiha okumak mı putperestlik oluyor ey karanlık, ey ucube cehalet emri aldığın yer florida usa
kaşıdığın basit yara değil yiyeceğin de alelade tekme değil, ama işte orospuya orospu demek suçtur.
Benim için kanka dediğin kişiye lütfen sor benim Atatürk’e laf edene nasıl cevap verdiğimi ve kendisine ne dediğimi mesele insanları kaybetmek degil mesele insanları kazanmak kanki dediğiniz insanı tanıma fırsatı bulsaydınız durum çok farklı olurdu saygımla
Benim için kanka dediğin kişiye lütfen sor benim Atatürk’e laf edene nasıl cevap verdiğimi ve kendisine ne dediğimi mesele insanları kaybetmek degil mesele insanları kazanmak kanki dediğiniz insanı tanıma fırsatı bulsaydınız durum çok farklı olurdu saygımla
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.