39
Yorum
56
Beğeni
5,0
Puan
3258
Okunma

__________ Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer…
Boşa geçen yılları, hep hüsranla anarım…
Ellerin günahı ne, ben harcadım onları!
İş, işten geçti gitti, hala ona yanarım!
Nasıl unuturum ki, o güzelim anları?
Gürül, gürül akarken, kapı önünden akar!
Her ev önünde bir dut, uzanır göğe bakar!
Kadınlar kahve kurmuş, kirman çevirir çeker;
Yünü, ipi bahane, sohbet ister canları…
Akarın sularını, salkım söğüt yalarken…
Delikanlılar ince, bellere kol dolarken!
Analar yatırlardan, mürüvvetler dilerken;
Akıyordu gençlerin, fokur, fokur kanları…
Ufak, ufak çocuklar, su içinde elleri…
Gençlerin başlarında, eser kavak yelleri!
Arabalar tozutup, pavkırttıkça yolları;
Çamur içinde geçen, halkın helecanları…
Çıkıp dut ağacında, susacağımız yerde;
Bar, bar bağırdığımız, o eski günler nerde?
Olmayan notalardan, okurken perde, perde;
Dinletirdik sokağa, yeni gazelhanları…
Giderdik elde tespih, dilde Kur’an, camiye…
Uğramasak olmazdı, hep tütüncü Sami’ye!
Kılardık Teravih’i, hem saniye, saniye;
Hoş geçerdi şehrimin, eski ramazanları…
Hani, şimdi kimse yok, sevdiğimiz canlardan!
Gülüp konuştuğumuz o dupduru anlardan…
Bir selam da mı gelmez, o eski zamanlardan;
Nerde konaklanılan, şehrimin taş hanları?
Geçmişi olmayanın, geleceği de olmaz…
Kim demiş ki açan gül, âlem durdukça solmaz!
Mazisini bilmeyen, geçmişinden ders almaz!
Sonra seyredip durur, feryadı figanları!
Karaman-2018/09
Halil Şakir Taşçıoğlu
5.0
100% (45)