18
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
2475
Okunma

Müşkül bir sesi sahipleniyorum
Aslında iç sesini meşgule vermiş bir yorgunluk:
Kırağı çalarken aymazında mahmurluğun
Tabut misali derinlerde
Çengeline takıldığım
Hangi matemse
Aklımca bir mazeret dillendiriyorum.
Yüreğin mağlup kozasında
Küflü bir mısra kadar
Titrek sesinde temaşa eden
Duyguların kayıp siciline
Dokunuyorum ve dokuyorum usulca
Aklımdaki imleri,
Semt pazarından aldığım kilime
Nazire eden bir peyzaj ustasıymışçasına
Kovuyorum o dehşetengiz iblisi.
Belki şahikasıyım yüreğin
Belki kopuk fermuarı
Kapanmayan sesimin
Beyitlerine konan kuş misali,
İrkildiğim devasa bir gölgeden dahi
Medet umuyorum.
Ben ki; kuş bakışı semanın aydınlığına
Ben ki; kuşpalazı bir hükümden çıkıp da yola
Devirdiğim artık kaç bininci mısra ise
Bir teyakkuza düşüyor yolum:
Yorgun fıtratın
Devingen nöbetlerine
Kök söktüren
Bir kapkaç zihniyeti ile
Çalıyorum mütemadiyen:
Zamandan ve mekândan arakladığım
Ne çok hezimet:
Takriben bin yaşında bir asalet
Aslında içimdeki çocuğun cüssesi
Üstüme çöken rehavet
Lakin kim için?
Ve neye delalet bunca hüküm?
Ben ki;
Seyrinde bir bulut
Kayıp hafızanın bitiminde
Titrek bir soru imleci.
Aslında ünlendiğine vaki bir
Tümleç
Sonunu kendi elleriyle teslim ettiği
Duraksadığı her hece
Yine hicabı aklın…
Delişmen ne çok yürek
Kürek kürek kardığı bunca yalanı
Unutup,
Yeni baştan inanmayı deneyecek kadar
Deli cesareti ile
Hayallerin kepengini
Sonuna kadar açan
Efsunlu bir sitem:
Zamanla uyutup
Taassup bildiği hangi katresi ise
Sevgiye binaen
Bir tutam umut nezdinde
Yarından önce
Dününden kayan cismiyle
An’ı giyinmiş kelamına
Vardığı değil
Sonlandığına dair o kehanet.
G/öğün kanatlarını resmetsem şimdi…
Bir kıvılcımın şafağa seslenişini dinlesem sonra
Bir de açan tomurcuklarını beyitlerin dans ettiği;
Derken ürksem, irkilsem
Dehşetengiz yüreklerde su toplayan hangi kapsa
İçine sığamadığım nasıl ki aşikâr
Ve yedi düveline sevginin rahmet okusam
İçimdeki Pişekâr sitemi yok sayıp…
Yorulsam ve
Daha da yorulsam:
Ses edemediğim değil sevip de
Vazgeçemediklerime toz konduramazken…
Ve uyansam ansızın:
Sızım geçmedi madem, deyip
Yeniden acıtsalar canımı
Canların cama döndüğü
Yüzümün siyaha düşkünlüğü
Yine de alnımın akıyla sevdiklerime
Değerken gözlerimin delici seyri.
Ha, bir de inkâr edemediğim hangi gerçek ise
Belki boyutsuzluğumun küçük hacmindeki
Töresine yasak getirse akbabalar
Oysaki ben serçe kanatlarında
İçimdeki çılgın seyisin
Mahmuzladığım gölgesinde
İçimdeki bitimsiz sevinin
Hafif meşrep şarkılara da dudak bükerken
Köreldiğim yerden kopsam.
Zamanın tünellerinde mütemadiyen
Gidip geldiğim
Ara duraklarında galip geçmiş hüznümün
Serildiği bir tümce kadar kıvrak
Ve aşikâr olsa
Aşka düşkünlüğüm:
Müridi iken iklimlerin
Aşkın tarhında
Bol kepçe sevgi doldursam
Haznesine yüreklerin…
Derlediğim topladığım kıyımlarda
Bir kör nokta nezdinde
Tufanlara dolansa hislerim:
Aymazı belki hicap ettiklerimin
Zafiyet yüklü tümcelerde
Doğurgan satırlara yayılsam sere serpe:
Korktuğumdan da değil hani
Sadece kırmaktan çekindiğim:
O kırık dala oturup
Tamir etsem
Tam da kırıldığı yerden
Ve en kırgın olduğum…
Şahit bellediğim göğün rahmetine
Sunduğum ayan beyan hezimetin
Çıtasına konan bir sıkımlık canı kadar tedirgin
Serçe yüreğin afakına
Rest çeksem…
Sahiden, sevmek bu kadar yorar mı insanı?
5.0
100% (23)