12
Yorum
60
Beğeni
4,9
Puan
2165
Okunma

Sersefil bir gecenin sofrasında ay
Lime lime edilmiş yine düşler
Foyası gün yüzüne çıkmış,
Karanlık ülkelerin
Özlemeyi unutmuş bir sokak lambasına
Kaldırımları anlatıyor o kadın
Göz gözü görüyor bu sefer
Kör olmuş bir rüyaya nispet..
Şimdi o var iki sokak ötede
Kendisi de bilmiyor
Sesinde cirit atıyor mazi
Ve köşesinde duran gramafonu
Kısık sesle çalıyor zamandan herşeyi
Buluttan nem kapıyor gözleri
En garip notaları sürüyor kirpiğine
Bir şimşekle kesilen bileklerine
Bu da geçer diyor
B/aşkaydı bu sefer
Meczup bir hikaye eşeliyordu geçmişini
Vakitten kan damlıyordu o yüzlere
Çehresine çizilmiş çığlıktan sessizlik akıyordu
Kalbini çarmıha germişlerdi
Dinsiz eller göğe kaldırmıştı başını
Bilmiyordu,
Sırtından mı yoksa kalbinden mi soyulmuştu
Bir kaç durak ötede nefes nefese kalmıştı ömrü
Yüzyıllar öncesinden ölmüştü halbuki
Sağır dudaklardan duyuyordu bizzat kendini
Kendi bile kendine yabancıyken,
Söz yumuyordu bu sefer gırtlağına kadar..
Rüzgar borçluydu saçlarına
Çünkü rüzgarın savurabildiği tek karanlıktı o
Geç kalkan geç yol alabilseydi keşke
O zaman geçerdi belki
Sızlayan bağrı,
Ve belki dinerdi
Yağmur yağmayan o kentteki ıslaklık..
Kim bilir,
Belki de fecri böylesine kutsal kılan da bakışıydı
Baktıkça batıyordu gözleri
Ve yerle bir oluyordu gün
O gün kimse sormamıştı kimseye hiç kimseyi
Ve o gün
Kimse bilmedi,
Kısık bir kentte marşların asla söylenmediğini..
Burcu Karagülmez (Gül Sezgi)
5.0
96% (43)
4.0
2% (1)
2.0
2% (1)