6
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
4368
Okunma

Yankılandı cennette ilk ayrılık .
Kâbus yağdı, aynası kırık yarınlara.
Çile dudaklı aşkların, koynunda kaldı uykular.
Dalları kırılası ağaca, el uzatıldı evvelden.
Güz koktu Havvanın nefesi .
Boğazına ilmik atıldı, Ademlik seslerin.
Sürgüne zincirli dualar, aminini kaybetti.
Yakası söküldü, “gitme” deyişlerin.
Çektikçe, aşk üryan kaldı kendinden.
Korku cennetten çıkmadır dediler.
Çıkarıldı cennetten Adem tortusu.
Ama çıkarılamadı yürekten Havva kokusu.
Çaylak sevinçli bayramlarda zebaniler.
Bir ağlasa Havva,
Nuh Tufanı yaşanacak cennette.
Cehennem çiçekleri açtı teninde.
Sır paltolu gelincikler , soyundu beyazlığından.
Dağlanmış sinesinde, açtı siyah kardelenler.
Bize kaldı falı dökülmüş papatyalar.
Çöl saçlı geceleri yaktı güneş.
Ecel sırtladı Mecnunluk aşkları.
Gün yüzü görmemiş aşklara, Havva bulaştı.
Yıkıldı asırlık mesneviler.
Tecelli etti aşk, balçıkla sıvanmış yüzlere.
Giydirildi acemi şansı, körpe ruhlara.
Takati, bir eskici narasına karıştı aşk-ı narın.
Şimdi bul bulabilirsen, kendi ininde inleyen serkeşi.
Umutlar çakıldı, zehir törpülü gecenin duvarlarına.
Ademin ciğerlerine dolan Havva gibi,
Çek beni yanına !
Seherlik camlara üflendi ismimiz.
Üvey yeminler güldü halimize.
Kirpiklerinden asıldı asma bahçeleri,
Babilin tahtı sallandı gözlerinde.
Baktıkça batar çığ kırıntıları.
Kanar , yarası derin uzaklar.
Ve doğduğundan beri arar aşk,
Havva sürgünü Ademleri.
5.0
100% (15)