4
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1675
Okunma

Hafakanların çığlığını,
yıldızların damlasına üfürüyorum ölmeden önce
boynum, dar ağacında uzadıkça uzuyor.
tükürüğüyle doluyor alnım karıncaların...
birkaç ifade damarımın isinden gizlice geçip, göğsümü deliyor.
üşüyorum ararken seni sevginin mavi dumanlı semtin de.
dönüyorum sokakların geniş omuzunu çiğneyerek,
evlerin kirli sayfalarını karıştırarak...
caddeleri karartan tülleri kırarak
sonra gözlerimi parçalayan kalabalıklarda,
bir ikindi vakti gölgeni kovalıyorum
oryantal söylemleri ve eskil yüzleriyle
kadıköyün ucuz kontları uykudayken
böcekler böceklerle sevişiyormuş
derin sularındayım hayatın/en ıssız koylarında
cehennem benimdi cennet herkesin
dedikodu tacirleri çoğalıyor salaş meyhanelerde
böcekler böcekleri sevmiyor anlaşılan
üretenler parazitleri sevmiyor
dünyanın kanayan her yerinde
aynı sesle ağlıyor bütün çocuklar
göremiyorlar/yüreğinde yangın var ülkende talan
hani şaşırıp uzatsalar ellerini
parmak uçları yanacak/göremiyorlar
koca bir lağıma düşmüş kadıköy’ün sokak kedileri
çırpınıyorlar/dışarıda alabildiğine mavi
alabildiğine kalabalık bir gökyüzü...
sarışın elyaf bir yatak değildi uçurum kadınlar
sevgili peygamberlerime anlatamadım bunu
beslendiğimiz köklere
kadıköy rıhtım caddesine bir de
çok borcumuz var
bilmiyorlar
5.0
100% (3)