3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
811
Okunma
Gece güne teslim olurken
Dünleri yaşattığım yırtık ceplerimde
Tiz seslerin boğuk vurgunu..
Yitik hayatın savurgan kalabalığı dışarıda,
Sokakların matematiksel dağınıklığıyla
Renksiz fotoğrafları saçıyor,
Kimliği teşhis edilmemiş yolculuklara.
Bu geometrik kıyamet birazdan büyüyecek
Gizemli haliyle ezberleyecekti aşkları,
Sonra kapalı göz ardı yağan yağmura inat,
Özlem içi acısı olup
ulaşacaktı ücra doruklara.
Yağmurun altında iki büklüm
Bakire duygulara resimlenmiş,
Bitkisel karamsarlığın kararsızlığı,
İnceden çalan bir hüzün
senfonisinin eşliğinde
Veda edilmiş dünlerle,
geride kalacaktı..
Gece güne teslim olurken
Bir ömür tüketilen nefeslerin
Elde kalmış paramparça kalıntıları..
Yasadışı bir söylemin tutanaksız bildirileri dışarıda
Zıvanadan çıkmış düşüncelerin suçlularıyla
Terkedilmiş bir senfoniyi resmediyor
Henüz icat edilmemiş dönüş yollarına..
Bir sessizlik ve birazdan kopar fırtına
Başlar ertelenilen içtenlikler..
Zemherinin son rüzgarlarıdır bu
Birazdan diner yağmurun sesi
Ve başlar, sokakların uykusu..
Sessizliğin koynunda sarmaş dolaş
Soğuk ve buğulu pencereye yazılmış
Dünden kalan bugünün getireceği yarın hiçliğiyle,
Geride bir avuç deniz feneri
Bir akıllık düş kaldı..
5.0
100% (7)