0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
699
Okunma
yürüyordum
karanlık bir yolda
sessiz bir sokakta
bir yalnızlık üşümesinde
giyecek bir hırkası olmayan ben
yürüyordum
elim cebimde
boğazıma takılan cümleler
umudum
yarınım
sevdaya katıp yürüyordum
boş bir hayale kapılıp
hınca hınç bir acıyı susturuyordum
göğsümde mevsimsiz yağmurlar
yasaklanmış sevdalar
yaprak döken ağaçlar
kuruyan çiçekler
ve ben yürüyordum
sanki tutanaksız bir cinayete kurban gitmiş gibiyim
morgun o soğuk
o ürkütücü
o ölüm kokan koridorunda
bir şiire boynumdan asıyordum sevdamı
ve hep mevsim ilkbahar olsa diyordum
ama mevsimsiz bir yoldaydım
yürüyordum
karanlık ve soğuk bir yalnızlığın içinde
oysa sürgün edilmiş bir kum tanesiydim
çöllerde kendimi arıyordum
soğuk bir rüzgarla karşılaştım
kanadından vurulan bir kuş kadar ürkektim
korkuyordum
hangi uçuruma sürüklendiğimi bilmeden
ölüm fermanı verilmiş bir sevdayı
bir şiire katıp yürüyordum
karanlığa mahkum olmuş gibi
hiç güneşin doğuşunu görmedim
karanlık bir göğün altında
yıldızlardan bir sen giydirdim yüreğime
bulutlar üstümü örterken
seni yüreğime katıp yürüyordum
ve sen
yüreğime yasaklanmış bir şiirsin
yüreğimin özgürlüğünde hapis yaşayan
sonra seni daha çok özledim
daha çok sevdim
daha çok bekledim
sen yoksun diye
yüreğimden ödün vermedim
yaşamımdan ödün verdim
sensiz bir yolu
seninle el ele tutuşur gibi yürüyordum
sonra kendime bir düş kurdum
ve seni göğsüme başını yaslar gibi
bir çocuğu öper gibi sevdim
ibrahim dalkılıç
27.03.2018
21.45 izmir
5.0
100% (4)