0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
619
Okunma
ben yüreğimle sevdim seni
bir yanı yıkılan bir duvarım
bir yanı sessizce çürüyen bir dere yatağı
bir yanı yosun tutan bir kaya parçası
ben senim
kızıl bir gecenin üstünde yürüyorum
üstümde fırtına sonrası yağmur damlası
yüzüme tokat atan bir rüzgar
ben senim
çam ağaçlarının arasından geçiyorum
ucu bucağı olmayan bir özlemin içindeyim
yılanlar, çıyanlar ve yırtıcı hayvanlar var
sanki üstüme geliyor amazon kurtları
üstüme geliyor zehirli sarmaşıklar
üstüme geliyor yırtıcı akbabalar
ve kaçıyorum
arkamdan bir pençe uzanıyor omzuma
sırtımda kan
sırtımda düşman eli
sırtımda kör bir hançer
yere düşmek üzereyim
adımlarım gittikçe yavaşlıyor
sonra öldüğümü düşünüyorum
ama ölmüş olamazdım
hala nefes alıyorum
soluğum göğsüme değiyor
soluğum sakallarımda
ve bir kış gibi soğuyor sesim
ben senim
İçime inen bir yenilginin esiriyim
bunca seni düşünmem bundan
ben yüreğimle sevdim seni
bazen ekmek kırıntısına gelen bir serçe
bazen denize sevdalı bir martı
bazende uçurumdan ölüme giden bir kartal oluyordum
seni her özlediğimde
dünyadaki bütün çiçekleri kokluyordum
bütün martılara simit atıyordum
sonra sokakta kalan bir it kadar korkuyordum
sanki ecelsiz bir ölüm yaklaşıyordu
ve cesedi kimsesizler mezarlığında kalmış
kuruyan bir ot gibi kalıyordum ortada
sonra kim seni unutmadık derki bana
kim özlediği zaman hatırlar beni
ben senim
terime yapışan nefesinle sabahlıyorum
yüzümde gezinen parmakların
ve göğsümde başını okşayarak yaşıyorum
ben senim
sessizliğimle seni özlüyorum
ibrahim dalkılıç
5.0
100% (2)