Sessizliğin kınında kılıç
Demli bir tortuda...

Kenetlenmiş duygular dilden dudağa dökülen
Rampalara eğlenceli salıncaklar kurup
Üstesinden gelme çabası çıban çıkartan sancıların
Ki,o da akan bir sudur yüz çizgisinde
Ama topal
Ama kalabalık


Güvercin kanatlarında düş tekerleri
Sık aralıklarla dokudukça toprağı
Buyruğun tohumlarını dinler nabız
Sözümün üzerinde ruh çeşmesi
O da akan bir akımdır
Nice dergahlar gibi
Ama yokuş
Ama güneş


Hürriyetin ruhuma biçtiği kıyafet
Aşkın zarif bedeni
Maya tuttukça gölgesi
Gözlerinde kabaran deniz
Aynama gerip yayını
Ok’unu at
Derinliğin kokusu nefes alsın özlemde
Her düğüm bir uyanış
Aklın koynuna


Can bulan sözcüklere kalbim aç
Yüzüm çevrili sana
Öyle bir şehir ki ensemde
Gemiler sığınır/yollar
Tepeden tırnağa donansın ağaç
Ve sussun bir bebek
Mor ağızlarda



Basamak basamak
Yüreğime sinen şiirlerin yaşına geldim
Gökyüzüne şairleri gerip Istanbul’u dinledim
Kıt zamana akıl almaz hızlanışlarla doğdu balıklar
Düzgün ve uysal


Dilinin altında
Bir tanem