kımıldamadan otururken balıkçıl kuşları,
birden havalanırlar ağır uçuşlarıyla ırmağın üstünden
gökyüzündeki temaşadan süzülen ışığın ardına
tepelerin yukarılarına doğru
kendilerince bir türkü tutturmuşlar






altın sarısı güneşin sıcaklığıyla ısınarak
nefes nefese kanat çırparlar
başka diyarlardan bambaşka dünyalara
meçhul uzaklara taşırlar sevdalarını
tepelerin eteklerinden akıp giderler
gölgeleri uzayarak suyun üstünden






parlak bir hal almış tüyleri
sıcak hafif bir rüzgarla salınır
içeri sızar her esinti mavi kostümlerinden
suya daldırırlar ayaklarını hafifçe
suyun yüzünde halkalar yayılır ta karşı kıyıya dek
bir kaç balık yakalarlar enselerinden






kanat çırparlar göğün derinliklerinde
bekler cemallerini ötelerde asırlık ağaçlar
çoban yıldızı rotasında
denize hasret bir ırmak
izler barındırırlar uzun bir yolculuğun adımlarından
bedenlerinde kutsi bir hicretin yorgunluğu




redfer