14
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
1738
Okunma

Kağıdın kaldıramadığı şiirler birikiyor içimde
Parmaklarımda kalın menteşeler
uzanıp tutamak istedikçe kalemimi
mors kodu ile mesaj gönderiyor geçmişin sesi.
Mavi ve kırmızının tonlarına dönüştükçe ışıklar
Halüsinasyon ile gerçekler arasında
çifter çifter çıkıyorum merdivenleri.
Kendini bilmez insanlara
anlatmak istiyorum sevgiyi.
Yusuf suçların en güzelidir
Züleyha tövbelerin...
İlahiye dönen aşkının büyüklüğünü
diledikçe içimdeki kuyudan
ıslanıyorum hayallerimin içinde.
Dönerek bükülüyorum Züleyha alacasına
içimin dokunulmazlığı yıkanıyor Nil sularında
yediverenler devriliyor kıblelerden sabahlara.
Mısır’ın ortasından geçiyor sayısız imgeler
döne döne otostop çektiriyor
aşkın semahına erenler.
Hu yangınlarını söndürüyor
gözlerimden yüreğime akan her damla
Ahmak ıslatan bir yağmurun sesi oluyorum
gönül diliyle konuştukça
istenmediğim birisinin çatısında...
Beşeri aşkları gömüyorum toprağa
geceyi ay gibi aydınlatıyor yüzüm
Kalbimde olana değil
kalbim olanı zimmetine geçiriyor kış
İbretin dağlarından Nurun zindanına
tutsaklığın pazarından sabrımın bahtına
İki satır geçemesem de sahra yanımla
Kuyu uğultusunda yaşarım leyl-i geceleri
Bilirim ki;
ellerimi uzattığımda tutacak Bir’i...
Güçlü bir ben yaratılacak
sessizliğe ortak olmak için.
Ferdaca