0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
811
Okunma
yaşamla ölüm arasında
sırat köprüsünden geçer gibi sana yürürüm
yüreğimde sen varsın
ve bu sevmek
bu özlemek
neşter vurulmuş yara kadar acı dolu
yaşamı ölüme çevirir
güneşi fırtınaya
ve beni sende idam eder
tövbesine karışmış bir günahım ben
lenetlenmiş sol yanım
ve yasaklanmış aşk
yasaklanmış mutluluk
yasaklanmış gülümsemek
ama sen sevdiğim
sen yasaklardan çiçek doğuruyorsun
yağmur yağmur kuruyan dudaklarıma yağıyorsun
her eylülde
her sonbaharda
ilk sen düşersin aklıma
ilk sen sol yanımı talan edersin
ve ilk sen tutunduğum dalı kopartıyordun
oysa ben senin
hiç tutmadığım ellerine
hiç bakmadığım gözlerine
hiç öpmediğim dudaklarına aşk oldum
ve sesine
nefesine
soluğuna
aşk hiç görmeden sevmekse
hiç dokunmadan sevmekse
ben seni yeniden doğar gibi sevdim
yeni doğmuş bir çocuğun ağlaması gibi
yeni doğmuş bir çocuğun kokusu gibi
ve yeni doğmuş bir çocuğun masumluğu gibi
bir yanım hep eksikti
bir yanım hep sende kalmıştı
bir yanım hep bir bıçak sırtı
sen kadar uzak
sen kadar acı
sen kadar ölü
seni düşündükçe
bir şiirin masumluğunu mısralardı parmaklarım
başka bir yaşamın içinde
başka ölümlerde yaşarım seni
başka sevdalarda
başka zulümlerde kalırım
sensizlikte kaldığım kadar fırtınalı
sonra iflah olur mu bu yüreğim
damarlarıma kadar işlemişsin
bıçkın bir sevda
keskin bir yalnızlık
kanamalı bir yürek
bazen beyaz bir bulut
bazen gri
bazende siyah bir bulut örtülür bedenime
belki hiç gelmeyecek bahar
ama seni her eylül özleyeceğim
bu eylül belki soğuk geçer
belkide ben ölürüm
sen üşürsün bu eylül
bu sensizlik
neşter vurulmuş yara kadar sıcak
gidelim buralardan
ölüm bizi ayırmadan gidelim
ve bağıralım avazımız kesilene kadar
belki bir şiirde biz yaşarız
ibrahim dalkılıç
03/09/2017
21:55 izmir