0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
882
Okunma
6. MAHŞER GÜNÜNE
beni özlediğini bilmez miyim hiç
linyit yataklarındaki yalnızlık kadar
uranyumun özündeki gizlilik kadar
seni özlediğimi bilmez misin hiç
beş vakit öpüyorum mona lisa’yı
senin gül kokulu kalbin yerine
ikimiz de sürgündeyiz sevgilim
dirhem dirhem birikiyoruz, mahşer gününe
(): Bir Nokta, Eylül 2014, Sayı 152
7. AN GELİR
düşünebildiğin kadardır her şey
çatıştığın, uzlaştığın kadardır
ve kendini dışına taşırabildiğin
gömüldüğün kadarsın içine
an gelir, gizemsindir
tependen tırnağına
tanrıca, göklerce, sularca sonsuz
gezegenlerce
an gelir, açıklarsın kişiliğini
sevdiğine sevmediğine
emeğin ve direnmenin yüceliğinden
bir kitabı yorumlarsın: iyice, kutsayarak
kendi dilince
gönüldeşim benim, yaralı ceren
vuruldukça edep-erkân bilenim
hayat dayatıyor: anlamalıyız
kör-kuyular da bizim için merdivenler de
(): Berfin Bahar, Ağustos 2014, Sayı 198
8. YASMİN LEVY
yasmin levy, ayağa kalk, çünkü suçlusun
aklını kalbinle seviştirmekten
haksızlıkların üstüne üstüne yürümekten suçlusun
ey, yıldızı dünyayla barışmayan ey
avukatısın ışığın: karanlıklara karşı
rüzgârla kol kola dolaşıyorsun sokaklarda
âşıksın, erdemlisin, iyiliğin temsilcisi seni
yasmin levy, senin içinde bir nehir çağıldıyor
ey, yüzüne yeryüzünü yerleştiren ey
ellerinde: bir yanardağ patlaması ikide bir
nereye gitsen(iz), o nehir ve o yanardağla birlikte
ezilenlerin sesini çoğaltıyorsun(uz) sürekli
iğfal edilmiş şarkılarını yazıyorsun(uz) yeniden
(): Körfez’de Edebiyat, Ağustos 2014, Sayı 11
9. ŞİİRİN ÖMRÜ
acılar benden uzun
ağıtlar benden derin
serpilemem doğa’nın en coşumcu ânında
koklamaya bir gülü mecâlim yetmez
sâdece battığını bilirim güneşin
ay çıkar, yorulurum
ayrılıktan kahrolurum
katlanılmaz buldum ya ben bu dünyayı
kesin bir şey öğrendim
ey sürekli yenilenler!
ihânetin ömründen daha kısaymış
şiirin ömrü
ay kaçar, daralırım
ağlamaktan kırılırım
(): Bir Nokta, Temmuz 2014, Sayı 150
Bir Nokta, Eylül 2014, Sayı 152
Dil ve Edebiyat Şiir Yıllığı-2o14
10. BERHAVA ŞİİR
a.
onu kuşlar diliyle
buğday sevinciyle onu
onu meltem yeliyle
söyledim sağalttım sarmaladım
sonuçta n’oldu sanki
onu çocuk yüzüyle
çayır yeşiliyle onu
onu temmuz gönenciyle
gözledim güvendirdim gürledim
sonuçta n’oldu sanki
onu derviş giziyle
göçmen kederiyle onu
onu eylül ezinciyle
duyumsadım değersedim denkledim
sonuçta n’oldu sanki
onu şair öfkesiyle
çınar direnciyle onu
onu şubat şiddetiyle
betimledim benimsedim bekledim
sonuçta n’oldu sanki
b.
tinimi bir kerecik kuşatmadı ya
çöpe döktüm, elim mecbur, onun tenini
(*): Bir Nokta, Haziran 2014, Sayı 149
5.0
100% (1)