Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Mehmet Nalbant
Mehmet Nalbant

Pusatsız Zafer

Yorum

Pusatsız Zafer

( 6 kişi )

12

Yorum

14

Beğeni

5,0

Puan

1853

Okunma

Pusatsız Zafer

Pusatsız Zafer


Yıl ikibinonaltı temmuz karadan kara
Bir Cuma akşamında başladı cinnet hâli
İhanet çığlıkları çarpıyorken civara
Oluk oluk sokağa çıkıyordu ahali
Darbe şehveti ile başlarken habis yara
Yıl ikibinonaltı temmuz karadan kara

Zamandaki sızıntı paslı bıçaktan acı
Fikir ucubeleri geçerken taaruza
Bedduaya çıkmıştı tel maşalı umacı
Gizli dua ederken meftunu Lat ve Uzza
Ben mehdiyim diyordu Pensilvanya ağacı
Zamandaki sızıntı paslı bıçaktan acı

Akamete uğrarken on beş temmuz gecesi
Üç maymun pusudaydı cüzzamlı nihayete
Tasmalı altın nesil Vatikan bilmecesi
Füzeyle vuruyorken millete ve devlete
Türkün halaskârına duâdaydı nicesi
Akamete uğrarken on beş temmuz gecesi

Bir gün bu ihaneti yazacaktı şüerâ
Hain katliamları titretiyorken arzı
Kıbleleri seyyardı taptıkları şey para
Çoktan unutmuştular dini imanı farzı
Kastettiler birliğe dirliğe ve huzura
Bir gün bu ihaneti yazacaktı şüerâ

İç savaş çıkarmaya hazırlanırken batı
Meydanlar Alpaslan’dı Kılıçaslan ve Yavuz
Baş üstü çakılırken eyyamcı karton atı
Diriliş müjdesini veriyordu klavuz
Sokakları gördükçe morarmıştı suratı
İç savaş çıkarmaya hazırlanırken batı

İstiklal savaşıydı belki de Çanakkale
Meydanlar Alpaslandı Kılıçaslan ve Yavuz
İman yüklü sineye şehadet son merhale
Düşen her bir şehide meleklerdi kılavuz
O gün başka bir gündü gelmiyor asla dile
İstiklal savaşıydı belki de Çanakkale

Darbeye darbe yaptı şehitlerin nefesi
Kardinal bekliyorken cinlerin avdetini
İhanet çarpıyordu kirli gönül kafesi
Yaşamaya hazırken işgâlin lezzetini
Gök kubbeye çarpınca inancın güçlü sesi
Darbeye darbe yaptı şehitlerin nefesi

Meydanları öperken tekbir üstüne tekbir
Bir Cuma akşamını şerh ediyordu tarih
Bu topyekûn cinneti nasıl etmeli tabir
Bundan öncekilere gedâ diyordu tarih
Yer ve gök huşûdaydı Allah Bir’dir Allah Bir
Meydanları öperken tekbir üstüne tekbir

Ya Rabbi vatanıma asla yaşatma melâl
Uğruna cihad eden islamın askeri bu
Masumlar öksüz kalır bize gelirse zevâl
Üstümüzde oynanan küffarın seferi bu
Hâlâ ecdadımıza gülümsüyorken zuhal
Ya Rabbi vatanıma asla yaşatma melâl

Mehmet NALBANT

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (6)

5.0

100% (6)

Pusatsız zafer Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Pusatsız zafer şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Pusatsız Zafer şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
flycan57
flycan57, @flycan57
13.7.2021 16:33:39
Allah rahmet eylesin...mekanı cennet olsun
Gümüş kalpler
Gümüş kalpler , @gumuskalpler
2.5.2021 16:56:33
Ya Rabbi vatanıma asla yaşatma melâl
Uğruna cihad eden islamın askeri bu
Masumlar öksüz kalır bize gelirse zevâl
Üstümüzde oynanan küffarın seferi bu
Hâlâ ecdadımıza gülümsüyorken zuhal
Ya Rabbi vatanıma asla yaşatma melâl


Amin Allah Rahmet eylesin mekanın cennet olsun inşallah
neneh.
neneh., @neneh-
5.1.2020 19:37:43
Rabbim gani gani rahmet eylesin.Mekanın cennet olsun Mert İnsan...Nurlar içinde yat..
Mecit Aktürk
Mecit Aktürk, @mecitakturk
6.4.2019 00:37:33
5 puan verdi
Duyguların yoğun,
yazmanın zor olduğu anlar vardır.
Klavyenin tüm harfleri
öncelik almak istercesine inat,
kelimeler sabırsız,
cümleler kördüğüm.

Gördüğüm rüyânın hüzünlü iz düşümü -yine bugün- şiire bürünüp ağıda dönüşürken, bir dostun ardından arta kalan ölümsüz anılarımdan birkaçını da burada paylaşmak isterim;

Öncelikle, bir zamanlar "yalan âlem" diyerek eleştirdiğim bu "sanal âlemin" faydalarının da olduğunu itiraf etmeliyim. Zirâ, kabul etmek gerekir ki, "sanal" denilen bu âlemin arzu edilse de edilmese de gerçek hayatımıza yansımaları olmakta. Bu yansımaların olumlu olup olmaması herkesin arzusuna, gayretine, büyük oranda da becerisine kalmakta.

Bir vesileyle varlığından haberdar olduğum Edebiyat Defteri'nde paylaşımlara başladığım ilk günlerde "özel" bölümünden bir mesaj almıştım. Çok geçmeden "Şairağa" namıyla tanıyacağım bir koca yürekli insan, Mehmet Nalbant ağabeyim, "Eyvallah" şiirimi seslendirmek istiyordu. O güne kadar henüz hiçbir şiirim seslendirilmemişti. Hangi kalem yazdığı dizelere değer verilip seslendirilmesini istemez ki? Onur duyacağımı ve memnuniyetimi belirttikten kısa bir süre sonra şiir seslendirilmiş olarak ikram edildi. Hiç mübalağa etmeden belirtmeliyim ki, ses ve yorum şiire ahenk katmanın ötesinde, şiiri gölgede bırakacak mükemmellikteydi. O ilk dinlediğim günü, hislerimi, mutluluğumu asla unutamam. O güne kadar pek de istekli yazmayan kalemimin zamanla gelişmesine, -nadiren de olsa- okuyan ve dinleyenlere haz veren şiirler yazılmasına katkısı çok büyüktür.

"Kulluğum İftiharım" eserindeki muazzam ifadelerle ortaya koyduğu îmanlı yüreği, sayısız eserinde dile getirdiği Vatan-Bayrak sevgisi, birliğe olan özlemi kendisini tanıma onuruna kavuşan tüm dostların malumudur. Onunla yazışmak, mesajlaşmak, aynı ulvî değerler konusunda kalem oynatmak her zaman büyük mutluluk vermiştir. Karşılıklı ithaf şiirlerimizle de dostluğumuz gelişmiş, "Mahşerin Dört Atlısı" seri şiirleriyle de perçinlenmiş, zirveye ulaşmıştır. Hülvani Baştuğ ağabeyim ve Yoksul kardeşimle birlikte oluşturduğumuz bu birliktelik ne yazık ki fazla uzun ömürlü ol(a)madı. Takvimler 21 Mart 2014'u gösterirken "Yorgun Sair" Hülvani Hocam Hakk'ın rahmetine kavuştu. Tanıdık insanların, dostların, değerli kalemlerin kaybı hassas yüreklerde daha bir başka renkte hüzün veriyor. Edebiyat Defteri'nde büyük gedikler açılıyor adeta. Şiir yazmaya da, paylaşımlara da istek azalıyor. Öyle de oldu nitekim. İşte, bir vesileyle tanıyıp sevdiğim, çok değer verdiğim, saygı duyduğum Şairağam, sanal âlemde tanımanın ötesinde tanışma, görüşme fırsatı bulduğum bugüne kadarki ilk ve tek insandı. Gönül arzu etse de, yurt dışında ikâmet etme durumum ve annemin amansız hastalığı bunu herzaman mümkün kılmamakta ne yazık ki...

O gün Yalova'dan ayrılırken hava günlük güneşlikti. İstanbul'a fazla uzak olmadığından, vardığımda farklı bir hava beklemiyordum. Oysa feribottan daha iner inmez başlayan sağanak anbean şiddetini daha da artırmıştı. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmura rağmen, bir an önce Şairağam'ın İş Hanı'na varma heyecanı ve telaşı içindeydim. Çok geçmeden belirtilen adrese vardım. Karşılaştığımızda, birbirini uzun zamandır tanıyan iki dost gibi candan, sıcak ve samimi bir sohbetin içinde bulduk kendimizi. Konu genellikle Edebiyat, özellikle de şiirdi. Bu arada vakit hayli ilerlemiş çok da acıkmıştık. Ağa bu! Geleni çay ile yolcu etmeyeceği açıktı. Ismarladığı köfteleri ayranla beraber afiyetle midemize indirirken, gözüm bürosunun bir köşesinde istiflenmiş yüzlerce kitaba takıldı. Bunlar henüz baskıdan yeni çıkan ilk kitabı, "Cemresiz Bahar"dı. Yemeğin ardından, uzun zamandır komada yatan değerli dostu Kenan Işık beyefendinin bir kitabıyla birlikte kendi kitabını hediye etti. Vakit hayli ilerlemiş, hava kararmıştı. Sıradışı bir günün büyük mutluluğuyla vedalaşarak yine Yalova'nın yolunu tuttum... Bazı sıfatlar sahibinin üzerinde iğreti durur. Şairlik...ağalık...v.s. Mehmet Nalbant ağabeyim güçlü kalemi ve nitelikli şiirleriyle, karakteri, yaşantısı, duruşu, gönüllere dokunuşu ile her övgü ve payenin hakkını eksiksiz veren mümtaz bir şahsiyetti.

Gönüllerin ağasıydı vesselam.

"Ecel geldi mi cihane, ne söyleşen bahane..."

Bir amansız hastalığa bürünerek geliyordu usul usul.

Yelkovanın acelesi vardı adeta.

Takvim yaprakları düştükçe ayrılık yaklaşıyordu. Bir ara bir şiirini göndererek kanaatimi öğrenmek istedi. Buram buram ölüm, ayrılık ve hüzün kokan bir veda şiiriydi. Hayli etkilendim ve üzüldüm. Hastalığı ile ilgili gelişmeleri tam bilmiyor, üzülmesin diye de soramıyordum. Ne diyeceğimi bilemedim önce. Güçlü bir kalemin düşüncelerime ihtiyaç duymayacağı açıktı. Kendisine yakın görmüş olacak ki, belki de o ana kadar kimse ile paylaşmadığı duygularını paylaşmak istemişti. Samimiyetinden emin olduğu bir kardeşiyle...Benimle. Büyük bir onurdu tabi bir dostun tuvalinde bir fırça izimin bulunması...

Türkiye'ye geleli daha bir hafta kadar olmuştu. Annemin bakımı ile ilgili gerekli düzenlemeleri yaparak, ziyaretine gitmeyi planlamıştım. Haberli mi sürpriz yaparak mı gitsem düşüncesi içindeyken vefat haberi düştü sanal sayfalara. Bir yanda vefatının, öte yandan son bir kez görüşememenin üzüntüsünü tarif edebilmem imkânsız, kelimelere dökmek çok zor.

"Üzüntüler paylaşılarak azalır"

derler.

Kırıldığım, darıldığım zamanlarda olduğu gibi, üzüldüğümde de hep içime kapanmayı, sessizliği yeğlemişimdir nedense. Şairağam'ın vefat haberi ile de yüreğimdeki hüzün fırtınasının dinmesini bekledim uzun zaman. Birşeyler değişmişti...Şiir yazmaya olan hevesim kaybolmuş, kalemin hatırını kırmadığım günlerde yazdıklarım ise artık tat vermez olmuştu...

Edebiyat Defteri vesilesiyle tanıyıp dostluğundan büyük onur ve mutluluk duyduğum bir ağabeyimi daha kaybetmiştim. Boşluğunu iliklerime kadar hissettiğim bir ağabeyim!

Bugün koca yürekli bu güzel insanın, gönüllerin ağası Şairağa'mın vefatının sene-i devriyesi. Yazıma başlarken gördüğüm bir rüyâdan söz etmiştim. Yokluğunu hissetmemin, vefatına teessürümün etkisinden olsa gerek bu gece kendisini rüyamda gördüm. Eksik kalan sohbetimizi kısmen de olsa tamamlamanın huzuruyla uyandım. Huzurlu görünüyordu. Keşke uyandığımda yine sis perdesi ardında kalmasa, rüyamı sizinle paylaşabilseydim.

"Ateş düştüğü yeri yakar!"

Şayet bir kez görüşüp, sohbetinden haz alan bir "el" bir dostun eksikliğini bu denli hissediyor, üzüntüsünü yaşıyorsa, başta değerli eşi Nezahat Hanımefendi olmak üzere ailesi, tüm yakınları, akrabaları, dostları neler hissediyordur, ne kadar üzülüyorlardır tahmin edebiliriz.

Takvimler Nisan'ı gösterse ne çıkar.

Kayboldu O iz

Şiirler sessiz

Bir eksiklik var

Cemresiz Bahar!

Bir sene önce asıl vatanına uğurladığımız gönüllerin ağası merhum Mehmet Nalbant ağabeyime Rabbimden Rahmet, mağfiret, başta Nezahat Hanımefendi olmak üzere tüm sevenlerine sabr-ı cemil diliyorum.

Makamı cennet, komşusu sevgili Peygamberimiz olur inşallah.

Selam ve dua ile...
Mecit Aktürk
Mecit Aktürk, @mecitakturk
6.4.2019 00:35:10
5 puan verdi

CEMRESİZ BAHAR

Bin hıçkırık âh çeker bir avuç mendilimde
Sebeb-i zâr aşikâr, gözüme yaş kâr bugün
Suale arz-ı hâle heceler kan dilimde
Bildik cevabı tekrar gerçeği inkâr bugün.

Sinden akseden nidâ, vakt-i vedâ îmâsız
Bir misafir-i güzîn gelir gider sîmâsız...
Gönlüme köz taşıyan takvimler acımasız
Ukbâdan esen rüzgâr sîneme hünkâr bugün

Bahtına keder ise Levh-i Mahfuz’a yazan
Başına gam üşüşür, yaz günü üşür ozan...
Dindi o davûdi ses; mevsime vakt-i hazan
Esen bora, yağan kar; sert fırtına var bugün

Kandan gözyaşı düştü muhabbet çıramıza
Turabın tozu girdi dostumla aramıza
Sabır merhemi sürsün tabipler yaramıza
Bahçevan göçmüş zağar; gülzâr târumâr bugün

Hasret heyula gibi; ruhuma çile efe
Hüzün ağır mı ağır; gönül sırtıma küfe
Arifin azmi gerek hislerimi tarife
Kalemler gamsıza yâr, gamlıya ağyâr bugün

Hicrân denen illete naçar kalınca devâ
Tebessüm çehreye zül, çeşm-i giryân bedava
İncitmemek sanatsa, öksüz kaldı bu dâvâ
Nazarına ufku dar, şemse şua ar bugün

Kâh şelâle gibiydi; farklı kırk ark’a akan
Kâh görkemli bir çınar; şükürle göğe bakan
Daha dün gönüllerde derin izler bırakan
Sessiz, ç/ağlayan pınar; yan yatmış çınar bugün

Söz vermişti Rabbine; bozulmadı o ahit
"Kulluğum İftiharım" eseri buna şahit
Lokmasını bölüştüm; bu şeref bana ait
Yürekti bir dağ kadar; yüreğim naçar bugün

Ey fersiz kalemime yön gösteren yıldızım!
Sen gittin, soldu rengi; kesildi "hece" hızım
Her soluğum ızdırap, bin hıçkırık her sızım
Efkâr alev kusan nâr; tarifsiz bu hâr bugün

Sarsıldı salân ile sılan, köyün, bucağın
Yarım kaldı hesabın; "hayattan alacağın"
Üfledikçe közüne gam tütüyor ocağın
Özlem ölüme kenar, yakıcı buhar bugün

Ey gönüller Ağası; yâdı sebeb-i âhım!
Garip kaldı ebedî edebî güzergâhım
Bir teselli uğruna çırpınsa da sabahım
Güneş doğmuyor zinhar; "Cemresiz Bahar" bugün

Mecit Aktürk
Berlin, 05.04.2019
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ, @ismailoglumustafayilmaz
30.7.2018 21:16:24
GÖNÜL DOSTU;
GÖNÜLLERDE YAŞAYAN ŞİİRLERDE VE SİZDE SAĞLIKLI ÖMÜRLER DİLERİM...

............................................ Saygı ve selamlar..
M.Kemal Serhatlı
M.Kemal Serhatlı, @m-kemalserhatli
9.6.2018 00:30:29
Allah rahmet eylesin sevgili abim,sen ne güzel dosttun.
Tülay Aslan
Tülay Aslan, @tulayaslan
22.5.2018 01:10:49
5 puan verdi
Şair ağam şimdiki mekanınız cennet olsun .Nur içinde yatın.
hazal
hazal, @hazal1
8.4.2018 13:18:32
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.
Vuslatı kelâm
Vuslatı kelâm, @vusl-ti-kelam
8.4.2018 12:22:00
5 puan verdi
Mekânın cennet olsun Mehmet abi
Allah sevenlerine sabır versin

Üzüldum edebiyat defteri usta bir hececiyi kaybetti :'(
Muharrem Küçük
Muharrem Küçük, @muharrem-kucuk
7.4.2018 14:29:38
Mekânın cennet olsun ey güzel insan.
Rabbim rahmeti ile kuşatsın seni.

Hoşçakal şiirlerimin davud-i sesi...


HOŞÇAKAL
:(
yok,sul
yok,sul, @yok-sul
16.7.2017 16:53:13
5 puan verdi
üstadım ne güzel de demişsiniz

muhteşemdi, destan bir destansı yazıya dökülmüş
ve destan yazılmış

saygılarımla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL