2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1194
Okunma

bir akşam vakti
gözlerim dalmıştı
dolunayın ışığı altında
bir ceylan gözlüye
nasıl anlatsam ki onu
hani kelimeler de kifayetsiz
dilimi de uzatmak istemiyorum ki
o masumiyetine
o kara gözlerindeki
peryasız ışığa
suskun-puskun ama
sessizliğinde bile gizlenememiş
yüreğindeki yansıma,
kuru toprağa, can veren gibi
gülü dalında seven gibi
sessizce okşayı veriyor
yüzüne karışmış, sakin cehresi
nasıl desem ki onu
hani bir Ney sesi gibi
ya da ne bileyim
bir kuşun kuğu dansı gibi
ve ya güzel gözlere
sarılmış uykusuz gecelere
uyku vermeyen bir rüya gibi
işte öyle bir masumiyet
o yüzündeki bir karış gülümseme
dedim ya seni kendime
bir bak da gör şu yaratılanı
belki yüzünde mutluluk açar diye
ama yok her şey aynı
alnımda bir karış kırışıklık
dudağımın uçunda homurdanmış
bir çıbandan başka
bir şey yoktu
seni kendime bile anlatamadım
nasıl dilim uzanır sana
şimdi ucu sivri kalem de elimde
seni yazarken düşlerimde açtığım
o siyah sayfaya
senin beyaz tenini çalıyorum
çünkü sen öyle bir şeysin ki
seni anlatmak bile yanlış
seni yaşamak vardı
gerçeklere sığdıramadığım
hayallerimin içinde
5.0
100% (2)