1
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
564
Okunma
kıpır kıpırdı
perdeyi itince düştü odaya
bir bulut şakacı gölge ederken
geri geleceğini biliyordu aydınlığın
uzun uyku kumsalında hiç dinmeden
hiç dinmeden devam etti mavi
bazen yüzü suya düşüyor
saydam dalgalarda oynaşan çocuk balıkların
manevralarla aniden geri çekildiği
kalabalık ayak seslerini emen sarı kumsal
el ele tutuşan sevgililerle doluyordu
vakit varken
içi büyüyen ve olgunlaşan
havasını bugüne taşıyan tatlı meltem
tadılan hissin içine düşecek
kollarını açıp sevdiğini söylediğinde
karşılık bulacak yankı eden aşk
hiç karışmadan ormanların karmaşasına
kırların beyaz yüzünü pembeleştiren
küçük eğimlerle patikalara doğru
yanaklarımızda yazın kokusu
gözlerimizi kapatıp tepelerin rüzgarına karışacağız.