31
Yorum
71
Beğeni
4,9
Puan
4005
Okunma


Kum tepelerinde sörf yapıyor duygularım
içimdeki boşluğun çöllerinde...
Aşkın sıcağına dokunamayan fosiller görüyorum
yürüyen cesetler içinde..
Göç eden bedenimi kaçırıyor düş kısrakları
nefesi yetmeyen lodosçular kaplıyor derin sularımı...
Düşüncenin süzgecinden geçiriyorum eksilmiş zamanı
elimin tersiyle siliyorum gözlerimdeki zindanı...
Besliyor umudumu kervanların menzilinde gül rüzgarları.
Gök kuşakları doğuyor
toprağın içinde oynaşan güneş gölgelerinde
Yalın ayak bir şiirin dönemecinde kendimle kucaklaşıyorum.
Düğüm atıyorum tüm seslerin ucuna
açılan yaralar gömülüyor kör bir hançerin kınına..
Donuk bir gülüş kadar kimsesiz değilim artık.
bedenim diye bir ayrıcalıktan sıyrılıp
usul usul Asuman’a yaklaştıkça....
Vicdan azabı renginde ağır bir havada
çocukluğum dayıyor sırtını kerpiç duvara
’Hafızın Kabri’ni’ okuyor babam kulağıma.
Akşam sefalarının içinde çakır gözlerini aça aça...
Gülümseyişi yaladıkça yüzümü
uzanıp yerden alıyorum gökyüzünü...
Şiirlerin coşkusunu çekiyorum Yurdun’dan yoluma.
ateşli bir yıldız oluyorum bulutların kanadında.
Bir çiçeğe tutunuyorum kalbimdeki makas aralığında.
Bütün doğruları götüren yanlış ben olsam da
razıyım dizelerde darmadağınık olmaya .
Yakınlığın; Bütün sözcükleri sizin olsun
sadece kendisini verin bana...
Karışmadan aşk artığı şiirler
Saydam bir yüreğin karanlığına
Ferda,ca
Edebiyat Defteri Seçki Kuruluna teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.Değer veren yürekleriniz var olsun efendim.