12
Yorum
38
Beğeni
4,8
Puan
1930
Okunma

Kandilin ağladığı ahşap odamda
Naftaline lavanta damlatıyor nemli duvarlar.
yüzüne acılar sinmiş eşyalara dalıyor gözlerim.
Taş hüzünlere karışıyor telaşlar
Eski bir sandıktan sızıyor hatıralar
ızdıraplar yastık oluyor başımın altına
ıslak saatler düşüyor damla damla göz kapaklarıma...
Titreyen ellerim sararmış bir deftere uzanıyor
gün görmemiş gül yaprakları dökülüyor içinden
Göğsümü tutuyorum
Gölgelerin dilinden anlayan bir şiir dalgalanırken
şimali bulmaya çalışıyorum...
Şiddetle akan hayallerime cemre düşüyor aniden
denize nazır gök kuşağında
Geçiş hakkımı saklı tutuyorum...
Sağ elim kaşınıyor solum uyuşuyor
uykumda bir kuş ölüyor
Büyümek en güçlü ölmekmiş Asûde
garip bir hicran cellat havasında secde ederken
hiç bir şey çabuk eskimiyor ’Mutluluk’ kadar
Balkonlarda susuz büyümüyor artık sevdalar
çivilerin gölgesi uzuyor asma kilitli kapılarda
dışıma dışıma yağıyor sağanaklar
Kırık aşk tayfına dokuz çentik atıyor anılar
Düş gezgini yüreğimin kıyısına vurdukça
arıyorum eski ellerimi
doruklarda dinlendirmek için kanatlı düşlerin kalemini...
ferda,ca