4
Yorum
44
Beğeni
4,9
Puan
1307
Okunma
Önce küçük seslerle yavaş
beklentili çöküşler oturdu göğsümün alt kısmına
bir dağın ıslak toprağı göçtü sanki
derine, çok diplere
sonra çığlıklarım beklentisiz yükseldi
sanki rüzgârlarımla yarıştı içimdeki
savruldu kum taneciklerim
tam beklediğim noktadan
beklemediğim an da kırılış provaları izledim
gözlerimden süzülen bir damlanın uz sıcaklığıyla
n’asıl bir yanıştı sormayın
ulaklar silebilirdi oysa
avazım yettiğince bağırmalarımı
iki cümle hamlesiyle
olamadı bir iyilik tanrı âşkına.
Çok karışık! anlatamıyorum şu anı
o nefesim düğümlenip sesimi kaybedene dek
ağlamalarımın farkedilmediğini anladığım,
boşuna kürek çekişlerimi
yüzümün bakımsız salında gördüğümde
ve salınırken
sızarken içime ateş gibi sular.
-o zaman da sesim anlatamamıştı
O an gibi işte
boşaldı aklımın zembereği şu an
susuz bir çiçek
rengi solmuş gökkuşağı
pas tutmuş demir
yosun sarmış taş misâli
ne kadar negatiflik varsa müptela olmuşcasına hayatımda
adeta geçmiyor
ölüyor takvimimde günler güle oynaya.
Sonra o kısık tınıyı
uğuldayan kulaklarımda
annemden kalma o sarı radyoda
bir akşam üstü d’inledi yorgunluğum
"bugün hiç tadım tuzum yok, üstelik çok huysuzum"
Kayboldu sesler sonra...
-sustum
Stop tuşuna basıp kestim acımasızca filmi
film saydım ikircikleri
hayatın acı dilimli pastasını kestim mis gibi
mum yaktım şaşkınlığıma
üstelik bir can kenarı mekân
nasılsa kimse kimseyi anlamıyor dedim
bir çay içelim yanında ve geçti sayalım herşeyi
içelim ve unutsun dertleri ilk sız’an
üstelik kırık bir can kenarı mekân.
Sessiz bir kedi gibi geçti vakit ayaklarıma sürünüp sonra
bense
b’asarak play tuşuna gülümsedim bir anıyı
daha..
5.0
93% (26)
4.0
4% (1)
3.0
4% (1)