6
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1068
Okunma
Dünyayı sımsıkı kavramış avuçlarından
Bir kez daha dokundum saçlarına
Kar kırılganlığında nar kuşlarıyla anlaşıp
Gözlerine soyundum bu en soğuk gecenin,
Mor çağrışımlarla, beyaz perdelenirken sesizce
Yazılanları su üstünde saklı bir kent
Güney rüzgârıyla eriyen bir dağ masalında
Kehribar bulutlarla göç
maviden buzullar ülkesine
O bilinmezin ki ardından uzun bir meridyen
Taşı keskin bir kadetral titremesi
ve sürekli bir sobe
Bildiğim her dokunuşta gölge
aslına uygundur
Gözlerine çiçek bıraktım bugün,
Bu gün henüz bir ölüm haberi yok
Agzının kıyısında uzana blirim
Sonsuzlukta radikal kelimelerle şiir
Anlamadığın bir dilde
Öpe bilirim zamanı
Kirpiklerini örtmezsen üstüme
Hep aynı saatlerde üşürüm
Hatta bir pembe gülümsemyle
kâinata sürgün ede bllirim yüzünü
Dokunsan bir sesin uğultusuna
Olur, olmaz tırnakların uzar
Sonra aklında bir kapı
Sokağa çıkan gülüşüne
Sürgün
Şehir
Bir kırlangıç
Tanımlanmamış birincil yakınlığın
Öncesiyle sonrası arasındaki rüzgar
Dikey tek köprü düşümü
Duyulmayan ezgilerinde gizlidir her şiir
Ruhuna mistik masllar okuyan
Kardan kadın
Ki
Senin kar altında
Ateş yakışın Zeus’a
Sana dair ne varsa antik söylence
Bir alfabede unuttuğun parmakların
...
CC_
5.0
100% (17)